Frankfurt Notları (29): Almanya'da Güvene Dayalı Satış, ASO Başkanımızın Anlattıklarını Hatırlattı Bana...

 
Kimsenin gözetlemediği bir yerde de doğru olanı yapabiliyor muyuz?

Almanya’daki bir tarlada kasaya bırakılan para ya da Ankara’da öğrencilerin işlettiği, hiç açık vermeyen kantin sistemi…

Dürüstlük sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda işleyen bir toplumun temeli değil midir?

Bu yazıda güvenin sessiz ama güçlü iki örneğini ele almaya çalıştım.

hashtagGüvenKültürü hashtagDürüstlük hashtagSosyalSermaye hashtagİşAhlakı hashtagGüveneDayalıSistem hashtagEğitimdeDeğerler hashtagToplumveEtik hashtagAnkaraSanayiOdası hashtagNurettinOzdebir hashtagİlhamVerenUygulamalar
 
 Almanya’nın Güvene Dayalı Satış Geleneği
Almanya kırsalında sıkça karşılaşılan, ancak ilk kez gören için oldukça şaşırtıcı olan bir uygulama var: Tarla kenarlarına bırakılmış meyve, sebze ya da çiçeklerin yanında bir kasa… Ne kamera var ne satıcı. Müşteri, ürünü alıyor, bedelini bırakıyor ve gidiyor. Ne bir uyarı yazısı ne de bir denetim var. Her şey sadece bir şeye dayanıyor: Güven.
 
Bu sistem sadece bir satış modeli değil; aynı zamanda bireysel ahlakın, iç denetimin ve toplumsal bilinç seviyesinin bir göstergesi galiba. İnsan gözetilmediğinde de doğru olanı yapıyorsa, bu hem birey hem toplum için oldukça olgun bir etik gelişmişliğe işaret etmez mi?

Dürüstlük Bireysel Bir Karar, Toplumsal Bir Sonuçtur
Güven temelli sistemler, bireylerin kendi iç dünyalarındaki etik pusulalarına dayanıyor. Kimsenin izlemediği bir anda doğru olanı yapmak, bireysel ahlakın en saf halidir, değil mi? Bu ahlak, çocuklukta şekillenir; ailede, okulda ve sokakta beslenir. Ama sadece bireyde kalmaz — kamusal alanlara, işyerlerine, pazarlara ve kurumlara yansır.

Bu noktada dürüstlük yalnızca bireysel bir erdem değil, sosyal bir sermaye haline gelir. Dürüst bireyler bir araya geldiğinde ve sayıca çoğaldığında, kontrol ihtiyacı azalır, denetim maliyetleri düşer, güvenlik sistemlerine harcanan kaynaklar üretken alanlara yönelir. Kısacası: Güven varsa verim artar, huzur çoğalır.
 
Ankara’dan Bir Örnek: Kantinlerde Güvene Dayalı Sistem
2019 yılında Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü iken  Ankara Sanayi Odası Başkanı Sayın Nurettin Özdebir ile gerçekleştirdiğim bir görüşmede, bu anlayışın yerel bir örneğini dinlemiş ve oldukça etkilenmiştim. Ankara Sanayi Odası'na bağlı Teknik Koleji kantinlerinde kasada görevli personel bulunmadığını, öğrencilerin ürünlerini kendilerinin aldığını, ödemeyi kendilerinin yaptığını ve para üstünü de yine kendi sorumluluklarıyla aldıklarını anlattı.

Dahası, ihtiyaç sahibi öğrenciler için bir "borç sandığı" uygulaması da vardı. Öğrenciler ihtiyaç duyduklarında bu sandıktan para alıyor, aldıkları miktarı deftere yazıyor ve daha sonra geri ödüyorlardı. Başkan Özdemir’in ifadesiyle, bu sandık bugüne kadar hiç açık vermemişti.

Bu uygulama, genç yaşta bireylere sadece ekonomik sorumluluk değil, aynı zamanda dürüstlük, güvenilirlik ve başkasının hakkına saygı gibi değerleri de kazandırıyordu.

Güven Toplumları Güçlendirir
Almanya’daki tarla satışları ve Ankara’daki öğrenci kantinleri arasında köprü kuran temel değer, güvendir. Bu güven, yazılı kurallardan değil, toplumsal bilincin sessiz ama güçlü kodlarından besleniyor. Ne kadar çok alanda bu kodlar yaşatılırsa, o kadar dirençli, üretken ve adil bir toplum inşa edilebilir.

Gelecek; teknolojide, finansta ya da altyapıda değil, karşılıklı güveni yeniden inşa edebilen toplumlarda şekillenecek. Ve bu yol, kasaya bırakılan bir bozuk parayla ya da deftere yazılan bir borç notuyla başlıyor olabilir.

Ne dersiniz?

Frankfurt Notları
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ