Frankfurt Notları (12): Faiz ve Enflasyon Üzerine Global Tartışmalar...

 
Merkezi Frankfurt’ta bulunan Avrupa Merkez Bankası’nda bir dizi temaslarda bulunduk. 

Farklı düzeylerde isimlerle ekonomi gündemine dair konularda oldukça zengin bir fikir alışverişi gerçekleştirdik ve güzel bir öğle yemeği ile görüşmemizi sonlandırdık. 

***

Avrupa Merkez Bankası, %2 enflasyon hedefine doğru ilerlerken Haziran ayı toplantısında, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan faiz oranlarında indirime gitmişti. AMB, Temmuz 2022'den sonra art arda 10 toplantıda faiz oranlarını toplamda 450 baz puan artırmıştı. Bu indirimle birlikte AMB,  5 yıl aradan sonra ilk kez faiz indirimine gitmiş oldu. 

Enflasyon oranları düşüyor ancak bu süreçte, pekçok ülkedekine benzer şekilde  değerlendirmeler yapılmaya devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelere göre oranlar küçük gelebilir ancak %2 hedef karşısında %10'lara ulaşan enflasyon, ciddi bir sapmaya işaret ediyor (aşağıdaki Grafik buna işaret ediyor) ve bunun nedenleri üzerine ciddi kafa yoruluyor. 
 
 
 
AMB, enflasyonun 2024 yılında ortalama yüzde 2,5, 2025'te yüzde 2,2 ve 2026'da yüzde 1,9 olacağı öngörüsünde bulunarak faiz oranlarında "veriye dayalı düşüş” sinyali verse de, pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke merkez bankası örneğinde olduğu gibi, tartışmaların odağında aslında. Ve bu tartışmalar makro ekonomi dersi gibi. Elbette bu mücadelenin çok ama çok bileşeni, denklemi, girdisi var ancak Ben de bazı gözlemlerimi ve bir kitaptan (Monetary Policy  Responses to the  Post-Pandemic Inflation) ufak birkaç notu paylaşmak istiyorum.  

Aşağıda yer alan Grafik bana, "enflasyonla mücadele için, merkez bankası faiz oranlarının enflasyonun üzerinde olması zorunlu” diyenlerin aksi bir metodoloji gösteriyor. Evet ilerleyen aşamada, faiz oranları enflasyon oranını geçiyor ancak uzunca bir süre altında bir patika takip ediyor. Üstelik zirveden düşme hareketi de, faiz oranları altta hareket ederken gerçekleşiyor. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkeler için neden önemli? Bir grup ekonomist buna benzer bir hareket gelişmekte olan ülkelerde olduğunda, enflasyonla mücadele edilmiyormuş şeklinde tepki gösteriyorlar ve bu da enflasyonla mücadele edilmiyormuş gibi algı oluşturarak beklentilerde bozulmaya neden oluyor. 

Halbuki beklentiler çok önemli !!!
 
 
 
 
Tüm dünyada enflasyon ve faiz tartışmaları birlikte yapılıyor. Gelişmekte olan pek çok ülke, "faiz artırıldı, enflasyon düştü” denkleminde konuyu ele alıyor ancak bu "iktisat yazınında da”, savunduğunuz ya da durduğunuz ekole göre cevabı kısmen değişen bir konu! 

Ayrıca enflasyon tartışmalarında pek de konuşulmayan enflasyona neden olan sürecin çok tartışılmaması. 

Enflasyon tartışmalarında duruşum, "enflasyon faiz artırılarak da azaltılarak da düşürülebilir, yeter ki enflasyonun kaynağı doğru teşhis edilebilsin ve beklentiler doğru yönetilebilsin!”

Aşağıda yer alan grafik de kısmen bu dediklerimi teyit ediyor aslında! Euro Bölgesi olmadığı için Almanya’nın var olan Grafiğini paylaşıyorum. Grafiğe göre gıda ve enerji hariç fiyat endeksi aslında dar bir bantta hareket ediyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonrasında artan enerji fiyatları Almanya’da enflasyonu artırıyor, işte tam bu noktada bir grup iktisatçı, "arzdan kaynaklı bu arızi artış için” faiz artırımına gerek var mıydı sorusunu soruyor. Onlara göre, faizler bu kadar artırılmasa Almanya resesyona girmeyebilirdi, düşüncesini ifade ediyorlar. Gerçekten de Grafik bize Almanya'nın talep değil arz kaynaklı enflasyonla karşılaştığını gösteriyor. Bu durumda faizler artırılmadan da bu enflasyon düşebilir miydi, sorusu geliyor akıllara. 

Bu konuda ECB Yönetim Kurulu Üyesi Philip R. Lane kendisi ile yapılan bir Röportaj'da benzeri sorulara cevabı veriyor aslında. Merak edenler için: (https://www.ecb.europa.eu/press/inter/date/2023/html/ecb.in230905~e1653c4e1b.en.html)

"... enflasyon geçen yılın sonunda yaklaşık %10'a yükseldi ve daha önce konuştuğumuz gibi, bunun çoğunun buna neden olan arz şoklarının tersine dönmesiyle ortadan kalkacağını düşünüyoruz. O zaman soru şu: para politikası bir nevi değişmez olmalı mı?" 
 
 

Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ