Yeni Türkiye’nin dirilişi nasıl mümkündür?- Ergün Yıldırım
Yeni Türkiye'nin dirilişi olacak. Başka yolumuz yok. Yüz yıldan fazladır İttihad-ı İslam entelektüelleri uyanış, tecdit, tenvir, ıslah, ihya, içtihat ve diriliş kavramları etrafında yeni bir tasavvur ortaya koymaya çalıştılar. 1926 yılında Endonezya'da kurulan İslami hareketlerin en büyüklerinden birinin adı Nahdatul Ulema'dır. Yani uyanışın/aydınlanmanın/dirilişin alimleri. Said-i Nursi düşüncesine ve hareketine Nur adını verdi. Kitaplarının adları oldukça önemli: Işıklar, Pırıltılar… Tunus'ta Nahda hareketi ortaya çıktı. Arap milliyetçileri bile kendilerine Baas, yani diriliş adını verdiler. Baas, Kur'an'da diriliş için kullanılan önemli kavramlardan biri. Hindistan bölgesinin çağdaş entelektüeli Muhammed İkbal, İslam Düşüncesinin Yeniden Yapılanması adıyla bir dizi konferans verdi ve yeniden dirilişin entelektüel yol haritasını ortaya koymaya çalıştı. Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye kitabında İslam'ın Rönesansı adıyla bir dizi makale yayınladı. Filozofumuz bu makalelerinde İslam'ın yeniden doğuşunu selamlar. Üstat Sezai Karakoç, 1960'lardan günümüze diriliş neslinin fikri ve estetik temellerini inşa etmeye çalışır.
Yüzyıllık bu diriliş, aydınlanma ve uyanma hareketleri bizlere önemli fikirler, kavramlar ve perspektifler sundu. Dirilişin, aydınlanmanın, ihyanın ve tecditin varlığına inandılar. Bunu çağdaş dünya realitesi içinde ortaya koydular. Bu açıdan önemli bir entelektüel mirasa sahip bulunuyoruz. Yeni Türkiye'nin dirilişi bu mirasın yenilenerek yeniden yapılanmasına bağlıdır. Burada ana vurgu dirilmektir. Peki neyle ve nasıl dirileceğiz? Referanslarımız ne olacak? Dirilince neye varacağız, neden kurtulacağız? Bu sorulara cevap verebilmek için retorikten ve güncel politik tartışmalardan öte derin bir entelektüel tecessüse ihtiyacımız var.
Türkiye'nin yeni olması ve dirilmesi için yüzyıldır geliştirilmeye çalışılan mirasa dikkat etmesi gerekir. Tutunma yerimiz, başlama noktamız ve içinden koşuya çıkacağımız yer burasıdır. Burada İslam'ın otantik yapısı esas alınmaktadır. İslam'ın otantiğinden gelen ve açılan tarihsel miras mutlak değildir. Durgun, donmuş ve mutlak bir miras söz konusu değildir. Akan, dinamizme sahip, hareket halinde olan ve kendini yenileyen bir İslam mirası ile yüz yüzeyiz. Bundan dolayı diriliş fikriyatının en önemli özellikleri arasında tarihle kurdukları temasın canlı, hareketli ve akışkan olmasıdır. Mazi, akıp gelen ve yenilenen bir dinamizmdir. Bergson'un felsefesi burada oldukça etkilidir. Hem İkbal hem de Topçu'nun Bergson'dan etkilenmeleri tesadüfi değildir. Çünkü arayışlarına en yakın buldukları çağdaş filozof odur.
Yeni Türkiye tecdit ve ihya tahayyülü içindeki Müslümanlık temelinde var olabilir. Bu Müslümanlığın çağdaş dünyanın realitesiyle iletişimi ve etkileşimiyle söz konusudur. Bundan dolayı demokrasiye ve kritiğe açık bir tutuma sahiptir. Nitekim ihya, diriliş, tenvir ve tecdit fikriyatının aydınları istibdattan nefret etmişler, demokrasi ya da meşrutiyet siyasetini savunmuşlardır. Nitekim Said Halim Paşa "kamil demokrasi” terimini kullanırken, Nurettin Topçu "milli demokrasi” ifadesine başvurur. Tarihsel dönemlerinin istibdat rejimlerine karşı eleştirel tutumlar geliştiren bu düşünürler siyasal katılım ve muhalefeti hem fikirleri hem de tutumlarıyla temsil etmişlerdir. Örneğin Topçu, cumhuriyet dönemi estetik, inanç ve felsefi muhalefetin en yetkin entelektüelidir.
Yeni Türkiye'nin dirilişi ne padişahlık ne de geçmişe saplanıp kalmakla oluşacak bir fenomen. Kemalizm'i aşmak ve ona alternatif üretmek hiçbir zaman karşı Kemalizmlerle olacak bir şey değil. Kemalizm'e tutulmuş bir yapıdan çıkmak yeni Türkiye olmanın ilk şartıdır. Toplum zaten bu tutulmayı aşmıştır. 15 Temmuz direnişi bunu açıkça ortaya koydu. Ancak mesele aşılan Kemalizm'in yerine neyin koyulacağıdır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bunun için öncelikle yeni bir aydınlanma/diriliş gereklidir. Ancak bu dirilişin hiçbir zaman geçmiş padişahlara dayalı paradigmalar veya sultan yönetimleriyle meydana gelmesi mümkün değil. Müslümanlık yeni siyasal rönesansını geçmiş sultan paradigmalarını referans yaparak gerçekleştiremez. Yeni siyasal rönesans, İslam'la barışık demokrasi düzeniyle gerçekleşebilir. İnsan hakları, hukuk devleti, muhalefet ve katılıma dayalı bir siyasal paradigmanın siyasal fıkhı ile mümkün.
Yeni Türkiye'nin dirilişi yeni fikirler, yeni umutlar, yeni siyasetler ve yeni bir mutabakatla mümkündür. Özgürlük ve huzuru, refah ve adaleti, kalkınma ve ahlakı, Müslümanlık ve moderniteyi beraber gerçekleştirme iradesidir.