Bugünkü yazımızda, ülkemiz gündeminden bir an uzaklaşıp dünyadaki merkez bankalarının gündeminde neler var diye bakacağız. İlk konu sürdürülebilir finansman. Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) İngiltere Merkez Bankası’na (BoE) ve ABD Merkez Bankası’na (Fed), hangi gelişmiş ülkenin merkez bankası başkanına bakarsanız, son bir senede konuşmalarında iklim değişikliğine özel yer ayırdığını görürsünüz. G20 içinde bu konuda özel bir çalışma grubu kurulacak, ve başkanının ABD ve Çin olacağı söyleniyor. Ne alakası var demeyin. İklim değişikliği tüm ülkelerdeki finansal sistemler için önemli bir risk. Merkez bankaları, hem kendi bilançolarındaki varlıklar, hem de finansal sistemin genelindeki varlıklar için bu riskin yönetimine katkıda bulunma zorunda. Yerli linyit santrallerimizi kredilendiren bankaların, linyit yakan santrallerde üretilen elektrikle üretilen ürünler Avrupa pazarına ihraçta sorun yaşamaya başlayınca karşılaşacakları riski düşünün. COVID-19 bize gösterdi ki böyle riskler yavaş yavaş birikiyor, sonra bir günde gerçeğe dönüyor. Merkez bankaları bir yandan iklim değişikliği risklerine karşı tedbir alırken, bir yandan da sürdürülebilir finansman alanında proaktif şekilde temiz teknolojilere geçişi teşvik ediyor - mesela yeşil bono piyasasında piyasa yapıcı olarak.
Sürdürülebilir finansla ilgili çalışan 89 merkez bankası Finansal Sistemi Yeşertme Ağı (Network for Greening the Financial System) isminde bir kuruluşun kurmuşlar. Bu kuruluşun araştırmasına göre dünyadaki 106 merkez bankasının %25’i amaçları arasında iklim değişikliğiyle mücadeleyi açıkça eklemiş. %5’i de ana amaç haline getirmiş. Bu arada belirtmek gerekir ki bu kuruluşun üyeleri arasında merkez bankamız yok.
Merkez bankalarının ilgilendiği ikinci önemli konu rekabet ve piyasa dinamizmi. Değerli dostum Chicago Üniversitesi hocası Ufuk Akçiğit’in geçen hafta IMF’den yayınlanan raporuna göre, dünyada şirketlerin kar marjları son 25 senede %30’dan fazla artmış. Merkez bankalarının bu konuyla ne alakası var derseniz, kar marjları arttıkça para politikasının etkisi düşüyor. Mesela merkez bankası faiz düşürüyor ama talep artacağına tekellerin karı artıyor.
Aynı rapora göre, dünyada tekelleşmenin artmadığı az sayıdan biri finans sektörü olmuş. Bunun nedeni ise teknolojinin, yani fintekin, sektörde rekabeti artırması. Fintek, finansal istikrar için önemi dolayısıyla merkez bankalarının üçüncü yeni önemli ilgi alanı. 26 Ağustos 2020 günü, tarihimizin en bol kredili yazı biterken "kredi genişlemesini kapsayıcı biçimde sürdürmenin yolu teknoloji” başlıklı bir yazı yazmıştım. Eğer fintek şirketleriniz kredi vermezse, bu yaz olduğu gibi krediler sadece ev ve araba alımına ve bankaların halihazırda ilişkisi olan şirketlere gidiyor. Kredi yeni risk yönetimi sistemleriyle yaygınlaşmazsa risk konsantre oluyor. Merkez bankaları artık bunu gördükleri için "her teknolojiyi biz geliştiririz” demek yerine, kendileri fintek şirketlerine alan açıp beraber çalışıyor. Mesela merkez bankalarının bankası Bank for International Settlements’in (BIS), Bundesbank’ın, BoE’nin böyle inovasyon üsleri var.