Ömer Çetin! Adını belki duydunuz belki duymadınız.
Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde öğrenci idi. Dar gelirli ailenin bir çocuğu olarak eğitim basamaklarını başarı ile çıkıyordu. Gayretli ve azimli idi. Beş Eylül'e kadar çalışacaktı çalıştığı o inşaatta. Beş Eylül'den sonra okuluna hazırlanacaktı. Güneşin bağrında çalışmasının karşılığı günlük 30 lira idi. Günlük harcaması en az 30 lira olanlara inat, mesuliyet sahibi bir genç idi o. Piramidin kremasını yemelere doymayan, doymadığı için mızmızlanan, tatil beğenmeyen, bilgisayar ekranına karasinek gibi yapışmış hareket etmeden gözleriyle yaşayan yaşıtlarına inat, o sadece beyin kasları ile değil beden kasları ile de hareket ediyordu. Ömer'in hikâyesini öldükten sonra duydunuz. Belki de duymadınız. Ama duyun. Kendi çocuklarınıza bire bin yatırım yaparken, gak dedikçe hizmet, guk dedikçe eğlence servis ederken; alnında ışık, kalbinde merhamet, bedeninde gayret olan çocuklardan, gençlerden de sorumlu olduğunuzu hatırlayın. Allah insanı yeryüzüne vekil kıldı.Vekaletimizi gözden geçirmeye takatimiz yetecek mi?. İhtiyaçlar sınırsızdır yalanına bahşettiğimiz bedenimiz, her geçen gün ruhumuzdan çalışıyor. Öyle bir çalıyor ki, zenginler dünyayı sadece kendi yakın çevresinden ibaret sandığı için sadaka, zekât verecek yer bulamamaktan şikâyet edebiliyor. Komşumuz aç yatarken tok değiliz. Çünkü bütün komşularımızı itina ile zenginlerden seçiyoruz. Selam alıp verdiğimiz gözü gözümüze değen herkes zengin. Çünkü milyon dolarlık sitelerden ev alırken önce komşumuzun tokluğunu güvence altına alıyoruz. Ömer Çetin öldü. Bir kaç dakikalığına ekrana düşen hayat hikâyesi mahalle iftarları arasında kaybolup gitti. Kaybolup gitti Ömer Çetin'in hikâyesi iftar menüleri, iftar şurupları arasında. Sunucular menüde ne var diye sordu Ramazan'ın başından bu yana bilmem kaçıncı defa. İftarda çocuklarına yağlı sıcak çorba bile pişiremeyen anaları hiç aklına getirmeden. Günde otuz lira yevmiye için güneşin bağrında çalışıp sonra da yere çakılan gençler bu ülkenin çocuğu değil mi? Ömer Çetin öldü. Duymadık! Guinness rekorlar kitabına girmeyi, ahreti kazanma güvencesi bildiğimiz günlere demir atmıştık çünkü. Mümin şuurunun yerini Guiness rekorlar kitabına girmek azmi alıyor ve susuyoruz. Neden? |
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=23722&y=FatmaKBarbarosoglu |