Üç büyük din için kutsal olan şehir Kudüs’te bulunan "Kıyamet Kilisesi”nin anahtarını Müslüman Nusibeh ailesi muhafaza ederken Joudeh ailesi ise kiliseyi sabah ve akşam açma görevini üstleniyor. Kilisenin bulunduğu yerde Hristiyan inanışına göre Hz. İsa çarmıha gerildiğine, defnedildiğine ve öldükten sonra dirildiğine inanılıyor. Hz. Ömer tarafından verilen görevi yerine getiren Nusibeh ailesi asırlardır barış ve güven sağlayarak mezhepler arası savaşın önüne geçiyor. Anahtarın bugünkü emanetçisi Read Nusibeh, Kudüs’teki barışı Müslümanların koruduğunu söylüyor. Nusibeh ile Kıyamet Kilisesi’nin tarihini ve Kudüs’ün bugünkü durumunu konuştuk.
* Kıyamet Kilisesi’nin anahtarı nasıl Müslümanlara veriliyor?
Kilise, Constantine’in annesi Helena’nın Kudüs ziyareti sonrası yapılmıştır. Helena Kudüs ziyaretinde burada bulunan putperest tapınaklarını yıktırmıştır, Hz. İsa’yı çarmıha gerilmiş olarak gösteren figürün üzerine büyük kiliseler yaptırmıştır. Kıyamet Kilisesi inşa edildikten sonra bu mekânda ayin yapmak tüm Hristiyanlar nazarında önemli sayılmıştır. İlk dönemlerde farklı gruplardan Hristiyanlar Kıyamet Kilisesi’ndeki ayinlerini birlikte yapmışlardır. Hristiyan dünyasında yaşanan bölünmeler Kıyamet Kilisesi üzerindeki ayrışmaları da beraberinde getirmişti. Bu da tarih boyunca birçok tartışmaların yaşanmasına neden olmuştu. Mezhepler arası çatışmaya son vermek için Hz. Ömer, Kudüs’ü fethettikten sonra her Hristiyan mezhebinin hakkı olan kilisenin anahtarını Müslüman bir aileye verilmesine karar verir.
* Anahtarın sizin ailenizdeki hikayesini anlatır mısınız?
Bizim hikâyemiz aslında tarihin hikâyesi. Hz. Ömer, Hristiyan mezhepleri arasındaki düzeni Müslümanlar sayesinde sağlamıştır. Bu, ileri görüşlü bir hamledir. Çünkü eğer anahtar o mezheplerden birine teslim edilmiş olsaydı diğer mezhepler arasında farklılıklar, ayrışmalar çıkacaktı. Abdullah Bin Nusibeh o esnada bu muhafızlığı en iyi yapacak kişi olarak görülür. Haçlı istilasına kadar ailem anahtarı korur ve kiliseye karşı görevini yerine getirir. Müslümanları katleden Haçlı istilasından sonra ailem, önce Nablus’a oradan da Burin'e taşınır.
* Anahtarı ne zaman geri aldınız? Biz anahtarların iki aile tarafından muhafaza edildiğini biliyoruz. İkinci aile ne zaman aranıza katıldı?
Selahaddin Eyyübi 1187'te Kudüs'ü Haçlılardan Hıttin Savaşı ile ele geçirince vazifeyi bu kez ailem tekrar devralır. 1516'da Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim, Kudüs'ü teslim alınca Joudeh ailesi de dâhil oldu. Sebebi ise o dönem kilisenin içinde bazı problemler vardı. Her mezhep kilise içerisindeki bazı bölümlerde kendinin hakkı olduğunu söylüyordu ve tartışmalar çıktı. Joudeh ailesinin subay olmasından dolayı güvenliği sağlaması istendi. Anahtarlar bize emanet her sabah ve akşam kilisenin kapısını açma göreviyse Cudi ailesine ait.
* Asırlardır Kıyamet Kilisesi’nin muhafızlığını yapmanın sizce önemi nedir?
Kudüslü bir aile olarak bu görevi yapmaktan gurur duyuyoruz. Dedelerimizden aldığımız emaneti torunlarımıza aktarmayı ümit ediyoruz. Bizim maddi olarak hiçbir çıkarımız yok. Dolayısıyla Hz. Ömer’den gelen amacı sürdürüyoruz. Şehirdeki sevgi, huzur, hoşgörü bu sayede devam ediyor. Bunun birde şöyle güzel tarafı var bu vazifenin belli bir ailede devam ediyor olması sayesinde dünyaya Müslümanların asırlardır Kudüs’te yaşadığını göstermiş oluyoruz.
BİRBİRİMİZE DESTEK OLUYORUZ
* Kilisede neler yapıyorsunuz?
İkisi bizde ikisi Cudi ailesinde olmak üzere kilisenin dört anahtarı var. Kutsal mezarı günlük olarak mumluyoruz. Hristiyanların kutsal bayramlarında kiliseyi mühürleme görevini yapıyoruz. Biz iki aile olarak tarihten bugüne gelinceye kadar yan yana durup birbirimize destek olarak bu vazifeyi sürdürmeye çalışıyoruz.
* İsrail’in Müslümanlara karşı olan tutumunu biliyoruz. Aynı yaptırımları Hristiyanlara da uyguluyor mu?
Evet, İsrail tıpkı Müslümanlara yaptığı gibi dini bayramlarında Hristiyanların kilise girişine bir takım barikatlar koyuyor. Herkesin içeri girmesine müsaade etmiyor. Hatta şunu bile düşündüler: Kiliseye güvenlik amaçlı başka kapılarda açalım. Seksenlerin sonu doksanların başında ortaya çıkan bu sorunların sebebini oraya tam olarak hâkimiyet sağlama teşebbüsü olarak okuyabiliriz. Burada iki ailenin, Hristiyan din adamlarının ve Ürdün kralının karşı durması sayesinde bu problem aşıldı ve kapı açılmadı.