İşe girişte diyabet saklanıyor

Türkiye’de 9 milyon, dünyada ise 300 milyonun üzerinde diyabet hastası (şeker) olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de hastaların yarısı hasta olduklarını bilmiyorlar bile. Diğer taraftan işe kabul edilmeme ve sigorta yapılmaz korkusuyla diyabetli olduğunu saklayan pek çok kişi var. İş, siyaset ve sanat dünyasında da diyabet saklanıyor. Ne yazık ki toplumda diyabet konusunda yeterli düzeyde bilinç yok. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde diyabet bilincinin arttırılması hedefleniyor. Diyabetin önlenmesi için işverenlere de sorumluluk düşüyor. 
 
Diyabetli olduğunu işe girerken söyleme
"Amerika’da çalıştığım dönemde insanlar bana ‘Diyabetli olduğunu işe girerken sakın söyleme’ dediler. Bu sadece Türkiye’de değil, Amerika’da, İngiltere’de, dünyanın pek çok yerinde aynı. İşveren, diyabetlinin kendi kan ölçümünü yapacağı saatler, insülin iğnesini vuracağı saatler ve ara öğünler nedeniyle işte vakit kaybedeceğini düşünüyor. Oysaki bir iğne ve 1 kan ölçümü en fazla 1 dakika sürüyor. İnsanlar kendi kendilerine, oturdukları yerde kollarına, bacaklarına, göbeklerine iğne yapıyorlar. Diyabetli hasta bilinçli bir hastaysa işyerindeki performansında hiç bir sorun olmaz. Dünyada, CEO’ların, başkanların ciddi bir bölümünde diyabet, diyabet başlangıcı veya diyabete meyil var. Ama onlar da diyabetli olduklarını saklıyorlar. Diyabet neden saklanıyor anlamıyorum” diyor. Bu sözler diyabetle yaşam koçu Şebnem Güneyman’a ait. Kendisi de diyabet hastası olan Güneyman, başta sanat dünyası olmak üzere pek çok kişiye diyabetle yaşam koçluğu vermiş, esas olarak hastalık konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Diyabetin bir kusur değil, sağlıklı yaşam olduğunu vurgulayan Güneyman, "Diyabetimi seviyorum, çünkü bu sayede sağlıklı yaşıyorum” diyor. Ama çalışma hayatında ne yazık ki pek çok diyabet hastası hem işi alabilmek için hem de sağlık sigortasından yararlanabilmek için diyabetli olduğunu saklamak zorunda kalıyor.

10 yılda yüzde 100 artış var
Dünyada 300 milyonun üzerinde diyabet hastasının bulunması ve bu kişilerin pek çoğunun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerini yeterince alamaması nedeniyle, 1991 yılından bugüne kadar her yıl 14 Kasım’da düzenlenen Dünya Diyabet Günü ile diyabet bilincinin artırılması amaçlanıyor.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle Novartis işbirliğiyle bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Diyabet Vakfı da kamuoyunu bilinçlendirmeye ve insanları kan şekeri ölçümü yaptırmaya çağırıyor. 
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabetin tüm istatistiki tahminleri alt üst edecek şekilde son on yılda yüzde yüz oranında arttığını ve ülkemizdeki diyabetli sayısının 4.5 milyondan 9 milyona ulaştığını söylüyor. Diyabetin, kaynağını 21. yüzyılın getirdiği yeni hayat tazından aldığını söyleyen Yılmaz, bilgisayar ve TV karşısında geçirilen saatler, spordan uzak, kapalı ortamlardaki hareketsiz yaşam, hızlı ve çabuk beslenme, özellikle de fast food, diyabetin hem hızla yayılmasına hem de artık çocukluk yaşlarından itibaren risk altına girmeye neden olduğunun altını çiziyor: "Diyabet dünyada bir numaralı ölüm nedeni olan kalp damar hastalıklarının en öncelikli nedenidir. Yine kronik böbrek yetersizliği, hipertansiyon, obezite, felç ve 20 yaş üstü körlüğün bir numaralı nedenidir. Yaşamın her döneminde ortaya çıkabilen ve çıktığında yaşam boyu süren bu hastalığın bir salgın hastalık gibi yayılması nedeniyle Birleşmiş Milletler, sıtma, Aids, tüberkülozdan sonra 4. kere toplanıp dünyadaki tüm sağlık otoritelerini acil çözüme için işbirliğine çağırdı.”
Milli basketbolculardan Ömer Onan ve Oğuz Savaş’da katıldıkları basın toplantısında, özellikle uzun ve stresli çalışma saatleri nedeniyle hareketsizleşen, spordan uzak bir yaşam sürenlerin, tehdit altında olduğunu vurgulayarak diyabete karşı herkesi spor yapmaya çağırdılar.

Hastaların yarısı farkında değil
Diyabetin en büyük nedenleri; genetik nedenler, düzensiz beslenme, fast food ve hareketsizlik. 
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Klinik Şefi ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Ulusal Diyabet Koordinatörü olan Doç. Dr. Serdar Güler, diyabetik bireylerin yaklaşık yarısının hastalığının farkında olmadığını söylüyor. Oysaki diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak, daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önleyebilir.
Diyabetin engellenmesinde işyerlerine de büyük sorumluluk düşüyor. Uykunun haricinde vaktimizin büyük bir kısmını işyerinde geçirdiğimiz düşünülürse sadece diyabet hastaları için değil, sağlıklı yaşamın bir temeli olarak işveren de tedbir almalı, çalışana sağlık yaşam için uygun koşullar oluşturmalı. Spor salonları, diyet yemek seçenekleri, tek tip değil alternatif yemekler genele vurulduğunda ne yazık ki çok az sayıda şirkette mevcut.

Serdar Güler, büyük spor salonlarının şart olmadığını, rahat egzersiz yapılabilecek ortamların, örneğin basit yürüme alanların, esneme egzersizleri yapılabilecek yerlerin yaratılmasının bile yeterli olacağını söylüyor. İşyerlerinin bir kısmında halen diyabetli bireylere yönelik bir yemek seçeneğinin sunulmadığına ve bazı yerlerde bu kişiler hastalıklarının bilinmesini veya kullanıyorsa iğne tedavisi uygulamasını bir eksiklik gibi hissedebildiklerine dikkat çekiyor: "Hastalığın eğitimini iyi almış bir diyabetli, diyet seçeneği ile öğününü düzenleyebilir. Bu nedenle hastalığın tedavisinde ilk adımın hasta eğitimi olduğunu her fırsatta belirtiyoruz.”

Diyabet bir engel değil
International Hospital ve Acıbadem Bakırköy Hastanesi İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ender Arıkan, diyabetik olmanın herhangi bir işi yapmak için engel olmadığını söylüyor ve bir takım özel önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor: "Diyabetik hastaların gün içinde kan şekerlerinde beslenme düzenindeki olumsuzluklardan kaynaklanabilecek dalgalanmalar (Hiperglisemi veya hipoglisemi) hastanın emniyeti ve yapılan işin kalitesinde önemli problemlere yol açar. Hipoglisemiler ciddi ve anlık olarak etkisini gösterirken hiperglisemiler uzun dönemde kişinin fonksiyonlarını bozarak yürütmekte olduğu işin tam kapasitesi ile yapılmasını imkansız kılabilir. Bu nedenle, iş yerinde çalışanlar için hem sağlık açısından hem de işin tam kapasite ile sürdürülebilmesi açısından bir takım özel önlemlerin alınmasını gerekli. Diyabetik çalışanların kan şekerlerini ölçebilmelerine fırsat tanımak, onlar için iş yerlerinde özel lokasyonlar sağlamak alınabilecek basit tedbirlerin başında gelir. Diyabetik çalışanların ara öğünlerine ulaşabilmesi, diyabetik beslenme özelliklerine uygun öğünlerin hastalara sunulması çalışanların sağlığı açısından alınabilecek en önemli önlemlerdir.”

Diyabetin önlenmesinde doğru beslenmenin ve hareketli yaşamın rolü hiç kuşkusuz ki çok önemli. İş yerindeki kötü beslenme ve çalışma koşullarının risk taşıyan kişilerde diyabetin ortaya çıkmasını hızlandırdığını söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, "Bu nedenle beslenme programına dikkat edilmesi bu konuda mutlaka bir diyetisyenden destek alınması gerekir. Ayrıca düzenli sağlık taramaları ile diyabet riski belirlenmeli, bu bireyler hekime yönlendirilmelidir. Bunun yanısıra personele belirli aralıklarla tekrarlanan eğitim programları yolu ile diyabet ve riskleri anlatılmalı ve farkındalık arttırılmalıdır” diyor. Siva, diyabetliler için ayrı bir yemek çıkmasına gerek olmadığını, bunun yerine tüm çalışanlar için sağlıklı seçenekler sunulduğunu söylüyor.

İşyerinde alınacak tedbirler
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz hem diyabet hastaları için hem de tüm çalışanların sağlığı için işyerine düşen sorumlulukları sıralıyor: 
* Masa başı yapılan işler ile ilgili olarak çalışan personele uygun mekan ve zaman yaratılarak hareketliliklerinin arttırılması, 
* Spor imkanı yaratmak adına spor salonlarına üyelikler ya da yer uygunsa işyerinin bir bölümünü spor salonu haline dönüştürerek yaşam alışkanlığı kazandırma, 
* Öğle yemeği çıkan işyerlerinde mümkünse menülerin diyet uzmanlarına hazırlatılması, farklı menülerin olması, obezite, hipertansiyon, kalp hastalıkları gibi hastalığı olanlara yönelik alternatif yemek planlanmasının yapılması şart.
* Diyabet hastaları işyerinde posalı az yağlı/bol sebze içeren, kan şekerini çok fazla yükseltmeyen gıdaları tercih etmeli
* Ana öğünlerde salata olmalı, yağsız, limon, sirke..vs olabilir
* Beyaz ekmek yerine çavdar/yulaf/kepek/tahıllı ekmek tercih etmeli
* Çeşitli besinlerden azar azar sık sık yemeliler
* Meyve suları/bal/reçel/ağır hamur işlerinden uzak durmalılar
* Ara öğünlerde kepek ekmeği tarzı şeyler yemeli, mümkünse meyve tüketmemeliler
* Öğle yemeklerinde çorba, pilav, makarna, tatlı ve ekmek miktarlarına dikkat ederek tüketilmeli. Çünkü 1 öğünde fazla karbonhidrat yüklemesi olabilir.
* Diyabetliler için ayrı yemek çıkmasından ziyade alternatifli beslenme çeşitleri olmalı, diyabetliler nispeten posalı olanları, basit karbonhidratı az olanlarını tercih etmelidirler
* Diyet yemekler maalesef işyerlerinde yaygın değil. Genelde 1 tip yemek oluyor ve iş gücü ile çalışılan iş yerlerinde enerji versin diye basit karbonhidratlı gıdalar çoğunlukta oluyor (reçel, komposto, tatlı, meyve suyu vs..)
* Yine diyabetliler için diyet yemeği seçeneği yanında pilav-makarna gibi karbonhidrat ağırlıklı yemeklerin posalı olanları çıkabilir (Kepekli makarna-bulgur v.b). Ayrıca diyabetliler için tatlandırıcılı sütlü tatlılar yapılabilir.
Ara öğünlerde nelere dikkat etmeli?
* Ara öğünler mutlaka alınmalı
* Ara öğünlerde genellikle kepek/çavdar/yulaf ekmekli hazırlanmış sandviçler (içinde domates, salatalık, marul, peynir olan) veya kepekli bisküvi-galeta v.b lifli gıdalar bulundurmalı.
* Şekerli ve hamurlu/bisküvi/kraker/gofret gibi atıştırmalıklardan kaçınmalı. Bu gibi hazır gıdalar işyerlerinde çay-kahve yanında sıkça tüketilebiliyor
* Meyvelerin ara öğünlerdeki yeri kısıtlı olmalı, ara öğünlerde sadece meyve tüketilmemeli, yanında mutlaka bisküvi, ekmek yenmeli.
* Süt, ayran tercih edilebilir
* Kuru pasta yerine sandviçler tercih edilmelidir
Önlem alınmadığında şeker ve şekere bağlı hastalıklar nedeniyle oluşan komplikasyonlar neticesine;
İş gücü kayıpları, iş verimliliği, kronik komplikasyonlarla uğraşmak komplikasyonu olmayan diyabetlinin korunması ve tedavi edilmesinden çok daha fazla maddi ve manevi kayıplara yol açıyor.

Sağlıklı beslenme ve egzersiz şart
Diyabet vücutta insülin hormonu eksikliğine ya da yokluğuna bağlı olarak kan şekeri yüksekliği, çok su içme, sık idrara çıkma, halsizlik, yorgunluk, görme bulanıklığı gibi bulgularla ortaya çıkar. 
İki ayrı tipi var: Tip 1 Diyabet, vücutta insülin hormonunun bulunmadığı genel olarak çocuklarda ve gençlerde görülen bir formudur. Tip 2 diyabet ise insülin hormonu olmasına rağmen hücre düzeyinde kullanılmamasına bağlı ortaya çıkar, genellikle orta yaş ve ileri yaşta görülen diyabet tipidir.
Tip 1’in tedavisinde; insülin tedavisi, Tip 1 diyabet tedavisinde vazgeçilmezi. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitim de tedavide önemli rol oynuyor.
Tip 2 diyabetin tedavisinde; uygun beslenme programı, sistematik egzersiz ve kan şeker yüksekliğinin kontrol altına almak amacıyla düzenli ilaç kullanımı çok önemlidir.
Diyabet açısından yüksek risk taşıyan kişiler şöyle sıralanıyor: 
* Obez/kilolu bireyler 
* Anne, baba veya kardeşlerinde diyabet bulunanlar.
* İri bebek doğuran veya gebeliğinde diyabet tanısı almış kadınlar
* Kan basıncı yüksek olanlar
* Trigliserid düzeyleri yüksek veya HDL kolesterolü düşük olanlar (HDL £35 mg/dl veya Tg³ 250 mg/dl)
* Daha önce yükleme testi bozuk bulunan veya açlık şereri 100 mg/dl ve üzerinde ölçülenler 
* Polikistik over sendromlular 
* Kalp damar hastalığı tanısı almış olanlar

Bu kişilerde şeker ölçümünün hemen yapılması ve daha sık tekrarlanması gerektiğini söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, Tip 2 diyabetin önlenmesi, en azından geciktirilmesinin mümkün olacağını söylüyor: "En etkili yöntemler, doğru beslenme ve hareketli yaşamdır. Düşük kalorili diyet ile beslenmek, hayvansal yağlardan uzak durmak, süt ürünlerini az yağlı olarak tercih etmek şekerli gıdalardan kaçınmak, günde en az 3 porsiyon taze sebze ve meyve tüketmek büyük yarar sağlar. İdeal kiloya inmek ve o kiloyu korumak hiç kuşkusuz en mükemmel önlemdir. Ancak yüzde 10 oranında kilo vermenin bile büyük yararlar sağlayacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, haftada en az 3 saat yapılan egzersiz düzenli olarak sürdürülmelidir. Bütün bu önlemler ile diyabet riski yüzde 60 civarında azaltılabilir.” 
 
Ara öğünde meyve ikram ediyorlar
Diyabetin yaşam tarzı ile düzeltilebileceğini savunan ilaç şirketi Novo Nordisk, insanları beslenmelerine dikkat etmeleri, egzersiz yapmaları konusunda bilinçlendirmeye çalışıyor. Çünkü diyabetli insanların yüzde 50’si diyabetli olduklarının farkında değil ve tedbir alınmazsa 2030’da 366 milyondan fazla kişinin diyabetli olacağı tahmin ediliyor. 
Diyabetin en büyük nedenlerinin başında fast food, düzensiz beslenme, hareketsiz kalma olduğundan yola çıkan şirket, "Değişim seninle başlar” mottosu ile işe ilk olarak kendi çalışanlarından başladı. 4 ayaklı bir sağlık projesi oluşturulmuş; doğru beslenme, fiziksel aktiviteler, sağlık kontrolleri ve sigarayı bırakma.

Örneğin günün en önemli öğünün kahvaltı olduğundan yola çıkılarak, çalışanlara ücretsiz olarak peynir, zeytin, tost, çay, kahve, soğuk içecekler gibi klasik kahvaltı alternatifleri, saat 11.00’de ve 15.00’de atıştırmalık meyve ikramları sunuluyor. Yine toplantılarda da kurabiye ve keklerin yerini kuru meyveler, yemişler almış, çayın yanı sıra sıkılmış portakal suları, bitki çayları ikram edilir olmuş. (Bkz - Hürriyet İK 27.12.2009)

http://www.yenibiris.com/HurriyetIK/Oku.aspx?ArticleID=8780
Yorumlar
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ