Frankfurt Notları 19: Regülasyon ve De-Regülasyon Tartışmaları Ekseninde Bir Odun Sobası Yazısı

Geçtiğimiz günlerde Frankfurt’a bir buçuk saat mesafedeki Stadtallendorf Şehrinde bir programa katıldık ve program sonrasında çok sevdiğim bir yakınımın evinde misafir olduk. Daha önceki ziyaretimde de dikkatimi çeken odun sobası, bu ziyaretimizde sohbetin ana konusu haline geldi. Kastamonulu olmamız sebebiyle, köylerimizde odun sobası kullanımının yaygınlığından dem vurup "Memleketteki geleneği sürdürüyor olmanız çok güzel” diyerek ev sahibimizi tebrik ettim. Ancak bu sözlerime minik bir tebessümle karşılık verildi: "Keyfi şu an güzel ama bu sobayı kurabilmek hiç de kolay olmadı”.

Misafirler, sobanın kurulum sürecini anlatmaya başladılar. Yangın riski, karbon monoksit sızıntıları gibi güvenlik tehditlerini önlemek ve çevreye zararları en aza indirmek için kapsamlı bir yasal ve idari prosedürden geçmek zorunda kalmışlar. (yazıyı uzatmamak adına bu kısımları geçiyorum)

Ayrıca, sobanın çevreye etkileri ve baca güvenliği konularında yıllık düzenli denetimler yapılması gerekiyormuş. Örneğin, yakılacak odunların nem oranı da kontrol edilerek uygunluk belgeleri düzenleniyormuş. Üstelik bu denetimlerin yıllık maliyeti 120€ civarındaymış. Tüm bu süreçlere uyulmaması durumunda ise güvenlik risklerinin yanısıra idarî para cezaları gündeme gelebiliyormuş. Daha da dikkat çekici olan, temizliği yapılmamış bacaların sigorta kapsamı dışında bırakılması imiş.

Benzer düzenlemelerin başka ülkelerde de uygulandığını ancak genelde ticari işletmelere odaklandığını düşünüyorum. Ayrıca doğalgaz kullanımının yaygınlaşmasıyla bu tip denetimlerin bireysel hayatlarda daha az gündemde olduğunu da söyleyebiliriz.

Regülasyon ve De/Regülasyon Tartışmaları: İki Farklı Perspektif

Soba ile ilgili söylenenleri dinlerken, son dönemde Almanya ve Avrupa genelinde büyüme ve dönüşüm eksenli devam eden tartışmalar geldi aklıma. Bu tartışmalar genelde iş dünyası merkezli gibi görünse de aslında bireylerin gündelik hayatına da yansımaları var. Bu noktada, regülasyon ve de/regülasyon taraftarlarının görüşleri dikkat çekiyor.

Regülasyon Taraftarları, düzenlemelerin sosyal adaleti teşvik ettiğini, eşitsizlikleri azalttığını ve bireyleri güvensiz ürünler, kötü çalışma koşulları ve çevresel zararlar gibi risklerden koruduğunu savunuyorlar. Ayrıca, regülasyonların tüketiciyi koruma, ekonomik istikrarı sağlama ve kamu yararını ilgilendiren alanlarda sürdürülebilir politikalar oluşturma açısından kritik olduğunu düşünüyorlar.

De/Regülasyon Taraftarları ise, bu tarz düzenlemelerin bürokrasiyi artırdığını, bireysel özgürlükleri ve yenilikçiliği sınırladığını ve yaşam maliyetlerini yükselttiğini düşünüyor. Serbest piyasa mekanizmasının bireylerin yaratıcı potansiyelini açığa çıkaracağını ve daha fazla seçenek sunacağını iddia ediyorlar.

Her iki taraf da aslında bireylerin refahını hedefliyor ancak yöntemler farklı: Biri dış müdahaleler/düzenlemelerle bireyleri/kurumları korumayı savunurken diğeri bireylerin/kurumların kendi kararlarını özgürce alabileceği, düzenlemelerin sınırlı olduğu bir sistemin daha etkili olduğuna inanıyor.

***

Odun sobası örneği, bu iki görüşün bireysel hayattaki yansımalarını net bir şekilde gösteriyor. Bir yanda güvenlik ve çevre koruma adına yapılan düzenlemeler var; diğer yanda ise bireysel özgürlüklerin sınırladığı ve maliyet yükü getirdiği düşünülen bürokratik süreçler.

Sonuç olarak, regülasyon ve de/regülasyon tartışmaları, sadece politik ve ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda bireylerin gündelik yaşamlarının belki de tamamını şekillendiren bir etki alanına sahip. Hangi görüşe yakın olursanız olun, bu tartışmaların temelinde bireylerin refahı ve toplumsal sürdürülebilirlik yatıyor.

***

Ev sahibinin "Mücahit Bey, çayınızı tazeleyelim mi?” sorusuyla, regülasyon ve de/regülasyon düşüncelerinin derinliğinden çıktım. Gülümseyerek ve daldığımı fark ederek "Lütfen!” dedim.

O akşam, hayatımızın görünmez yapı taşlarından biri haline gelen regülasyonların, aslında hayatlarımızın pek çok alanında irili ufaklı derin bir etkiye sahip olduğuna bir kez daha şahit oldum. Devletler bu ve benzeri düzenlemelerle, hassas dengeleri kurmaya ve korumaya çalışıyor.

Ben bu dengenin "regülasyonlar” tarafındayım.

Peki ya siz?



Frankfurt Notları
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ