Frankfurt Notları 15: Yarasaların Üremesi... Kuşların Tünemesi… Peki Nasıl Bitecek Bu İnşaatlar?!

Almanya'da 2023 ve 2024 yıllarında konut ve inşaat sektörü ciddi bir durgunluk yaşadı.  Bu durgunluğun başlıca nedenleri arasında hızla artan inşaat maliyetleri, malzeme fiyatlarındaki yükseliş ve faiz oranlarındaki ciddi artış yer aldı. Özellikle Avrupa Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele için faiz oranlarını artırması, konut kredilerini oldukça pahalı hale getirerek hem konutlara olan talebi hem de inşaat projelerini olumsuz etkiledi.

(*Önemli bir not: ECB’nin faizleri yükselttiği bu dönemde en yüksek seviye %4,75 oldu. "Oranlar Avrupa’da çok düşük” diye düşünenler için, önemli bir hatırlatma olsun bu. Uzun dönemli ortalamalara göre çok ama çok yüksek bir rakam ki, inşaat sektöründe durgunluğa ve ekonomide büyüme rakamlarında azalmaya neden oldu. Dolayısıyla "Almanya eskisi gibi değil” diyenlere kızmayın, en azından 2023 ve 2024 yılında böyle söyleyenleri eleştirmeyelim, lütfen).

Alman hükümeti, yıllık 400 bin yeni konut inşa etme hedefi koymuş olsa da mevcut durumda bu hedefe ulaşılamıyor maalesef. Özellikle konut sektöründeki iptaller tarihi zirveye ulaşmış durumda, birçok proje ya erteleniyor ya da tamamen iptal ediliyor. Uzmanlar, 2025 yılına kadar 720 bin konut açığı olacağını öngörüyor.

Bu tablo, Almanya'da konut inşaatı sektörünün birtakım zorluklarla karşı karşıya olduğunu ve piyasanın toparlanmasının kısa vadede zor olacağını, özellikle büyük şehirlerde konut sıkıntısının devam etmesi ve artan kiraların, ev arayan insanlar için büyük zorluklar yaratacağını, yüksek maliyetler ve finansman sıkıntıları nedeniyle inşaat şirketlerinin yeni projelere girmekte zorlandığını gösteriyor. Fakat bu yazının konusu, başka nedenlerle başlayamayan inşaatlar hakkında olacak!

***

Konsolosluğumuza ziyarete gelen ülkemiz kökenli bir müteahhidimiz bir inşaata başlayacakları esnada ilgili kamu otoritesince kendilerine bir yazı geldiğini ve yarasaların üreme dönemi olması nedeniyle inşaat başlangıcını birkaç ay ertelemek zorunda kaldıklarını ifade etmişti. Bu durum bana biraz şaşırtıcı hatta abartılı gelmişti doğrusu. Bir süre sonra aşağıda bir tanesine yer verdiğim haberleri okuyunca bu şaşkınlığım gitmiş oldu doğrusu.

***

Almanya'nın Tübingen Kentinde, nadir bir kuş türünün yuva yaptığı alan nedeniyle büyük bir hastane inşaatı ertelenmiş ve ZOFF Üniversitesi Kliniği, (5) beş yıldır planlanan genişlemeyi sağlayamamış.

İnşaat sahasında yapılan çevresel incelemeler sonucunda, koruma altında olan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bir kuş türünün yuvalama alanı tespit edilmiş. Bu gelişme, inşaatın durdurulmasına ve sürecin yeniden planlanmasına yol açmış.

Doğa Koruma Yasaları gereği, bu kuşların üreme ve yuvalama dönemlerinde alanın bozulmaması gerektiği için, yetkililer inşaatın geçici olarak ertelenmesine karar vermiş.

Halk arasında bu durum tartışmalara neden olurken, hastanenin bölge için kritik bir proje olduğunu savunanlar ile doğal yaşamı koruma adına inşaatın durdurulmasını savunanlar karşı karşıya gelmiş.

Tübingen Belediye Başkanı: "Kompleksin acilen genişletilmesi gerekiyor. İnşaat ruhsatını imzalamak istiyorum ama bu imzayı atarsam sonrasında hapse gireceğim. Çünkü hastane binası üzerinde nadir görülen bir kuş türü tespit edilmiş ve o kuş orada olduğu sürece inşaatın başlaması mümkün değil” beyanatında bulunmuş.

Belediye Başkanı "Geçen yıl bu kuş görülmedi ve belki de onu bir kedi kaptı ayrıca o erkek türünde bir kuş ve üreme ihtimali de bulunmuyor. Bu şekilde sorun çözülmüş olabilir” dese de inşaat başlangıcı için talimat henüz verilmiş değil.

Belediye Başkanı, "İlgililerle birbirimize sürekli mektuplar yazıyoruz ama bir gelişme henüz yok” diyor. "Kuş o kadar sıkı korunuyor ki, ceza hukuku insan aklının başarılı olmasını engelliyor. Bu da demokrasiye zarar veriyor. Bunu vatandaşlarıma nasıl açıklamalıyım? Hepsi devletin artık işlemediğini söylüyor! Daha da kötüsü: İnşaat yapması gereken insanlar artık bu çılgın düzenlemelerle uğraşmak istemediğini söylüyor" diye de ekliyor.

Aslında benzeri mevzuat düzenlemeleri pek çok ülkede var. Hem yeşil alanlar hem de hayvanlar korunuyor ya da korunmaya çalışılıyor. Belki ben biraz latife bağlamında kaleme aldım bunları ancak benzeri bir hassasiyet ormanlık alanlar için de geçerli. Zira Almanya, ormanlık alan açısından oldukça zengin bir ülke olup toplam yüzölçümünün yaklaşık %32'si ormanlarla kaplı. Ormanlar, sadece biyolojik çeşitlilik ve ekosistem dengesi açısından değil, aynı zamanda ekonomik katkılarıyla da büyük öneme sahip.  Almanya’nın ekosisteminin korunması ve biyolojik çeşitliliğinin devamı açısından büyük önem taşıdığı için koruma hassasiyeti en üst düzeyde bulunuyor.

Gözlemleyebildiğim kadarıyla Almanya'da Çevre Koruma Yasaları, inşaat projelerini durdurmaya kadar varan ciddi etkiler yaratabiliyor. Özellikle yarasalar ve kuşlar başta olmak üzere biyolojik çeşitliliğin korunması, projelerin ilerleyişini yavaşlatan önemli faktörlerden biri olabiliyor. Almanya’nın katı doğa koruma mevzuatı, inşaat alanlarında yaşayan bu türlerin korunmasını zorunlu kılıyor. Okumak isteyenler için "Bir Hamster Master Planı" örneği. İnşaata başlayabilmek için bölgedeki 39 adet tarla faresinin taşınması gerekiyor ve taşıma işlemi toplam 2.500.000 €'ya mal oluyor.


 Burada yazarak yazıyı uzatmak istemiyorum ancak hızlı bir araştırma ile buna birkaç örnek daha bulunabilir. Bu örnekler, Almanya'daki inşaat projelerinin Doğa Koruma Yasaları ile nasıl durdurulduğuna veya değişikliğe uğradığına sadece birkaç örnek.
 
Bu tür yasal kısıtlamalar, özellikle yaban hayvanları, kuşlar ve böcekler açısından büyük bir öneme sahip. Kuşlar üreme döneminde rahatsız edilirse veya böceklerin yaşam alanları yok edilirse, bu, ekosistemde geri dönülmesi zor sorunlara yol açabileceği düşünülüyor. Almanya’da bu denli titiz bir koruma mekanizmasının bulunması, hayvan türlerinin neslinin devamı ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşıyor gördüğüm kadarıyla.
 
Çevre ve hayvan haklarına verilen bu önemin, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile doğrudan bağlantısı var. Almanya, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde karbon salınımını azaltmayı, çevreyi korumayı ve sürdürülebilir şehirleşmeyi teşvik etmekte, bu kapsamda, inşaat projelerinin doğayla uyumlu şekilde ilerlemesi gerekmekte.
 
Avrupa Merkez Bankası enflasyonda yaşanan gerileme sonrasında 2024 yılı Eylül ayı toplantısında faiz oranlarında 25 baz puan indirime gitti ve borçlanma faiz oranlarını 3,90’a indirdi. Enflasyondaki gerileme ile oranlar daha da düşecek şüphesiz. Faizlerdeki bu düşüş emlak piyasasını canlandıracak ve piyasaya bir hareketlilik getirecek.  Bu sayede inşaatların önündeki önemli bir engel kalkmış olacak fakat diğer bir engel varlığını sürdürecek.
 
Tabii bu engel, çevre ve doğa kanunlarını engel olarak görenler için geçerli. Daha insani ve doğa ile uyumlu bir yaşamı savunanlar için bu bir problem ya da engel değil. Onlar biraz "geç olsun ama güç olmasın” felsefesini benimsemiş görünüyorlar.
 
Başka bir grup ise, bu kanunların gözden geçirilmesinden yana zira onlara göre bu kanunların varlığı ekonomik aktiviteyi zorlama noktasına gelmiş durumda.
 
Bu iki karşıt görüş arasında denge kurmak, Almanya'nın çevre politikalarında büyük bir zorluk gibi görünmekte. Ancak ülke, uzun vadeli kazançları göz önünde bulundurarak, biyolojik çeşitliliğin korunmasının ve sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik büyümeden daha önemli olduğuna inanmakta ve bu doğrultuda hareket etmektedir.
 
Kazanan kim olacak ya da gerçekten bir değişim olacak mı, olacaksa nasıl olacak, bunu zaman gösterecek.
 
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ