Enflasyonla mücadelede ne oluyor?
FATİH ÖZATAY Ekonomi / 01/08/2010
Enflasyon hedeflemesini 'açık' biçimiyle uygulamaya başladığımızdan beri ne yazık ki açıklanan hedeflere yaklaşmakta başarısız olduk. Bu yılı da hesaba katarsanız, tam beş yıl oldu açık enflasyon hedeflemesine geçeli.
Enflasyon hedeflemesini ‘açık’ biçimiyle uygulamaya başladığımızdan beri ne yazık ki açıklanan hedeflere yaklaşmakta başarısız olduk. Bu yılı da hesaba katarsanız, tam beş yıl oldu açık enflasyon hedeflemesine geçeli. Bu dönemin ortalama enflasyon hedefi yüzde 5.4. Gerçekleşen enflasyonların ortalaması ise yüzde 8.4. Ortalamada hedefin üç puan yukarısında kalmış gerçekleşme. Sapmaya yüzde olarak bakınca durum daha bir çarpıcı oluyor: Ortalama yukarıya doğru sapma tam yüzde 71.
Ortalama değil de, yıllar itibariyle bakarsak, tüm bu dönemde sadece küresel krizin en derin biçimde yaşandığı 2009’da hedefi tutturduk. Hafta başında Merkez Bankası 2010 tahminini açıkladı. O tahmini de dikkate alınca, geriye kalan dört yılda hep hedefin üzerinde kalmış gerçekleşme. 2007 ve 2008’deki sapmalar ise özellikle çok yüksek. Oysa örtük enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulandığı 2002-2005 arasında durum farklıydı (Tablo 1). Ne oluyor?
Not: 2010 gerçekleşme tahmini Merkez Bankası’nın hafta başında açıkladığı tahmindir.
Tüm bu sapmalar için çeşitli nedenler var elbette. Falanca dönemde gıda fiyatları yüksekti. Filanca dönem enerji fiyatları çılgınca artıyordu. Ve yine falanca dönemde emtia fiyatları aldılar başlarını gittiler.
İyi de gerçek ekonomiler laboratuar koşullarında çalışmıyor ki. Enflasyon için ‘steril’ bir ortam yaratmak mümkün değil. Şu ya da bu faktör, bu ya da şu yönde hareket edecek. Bunun sonu yok. Üstelik beş yıllık bir süreden söz ediyoruz. Bir ya da iki yıldan değil. Enflasyonu artırıcı gelişmeler de oldu, azaltıcı gelişmeler de. Ama biz hala yüzde 5 gibi biraz da ‘zorlayarak’ makul sayabileceğimiz bir enflasyonun bile uzağındayız. Evet, ne oluyor?
Enflasyon hedeflemesi rejimi mi bize uygun değil? Enflasyon hedeflemesi rejiminde pek sorun yok da, bizim para politikası uygulamamız mı hatalı? Bunların ikisi de sorunsuz, ama yüksek enflasyonlu dönemin bir türlü unutamadığımız fiyatlama alışkanlıkları mı başrolde? Bazen mali disiplinden uzaklaşmamız, sonra tekrar disiplini sağlamak için aldığımız kolaycı kararlar, mesela önemli mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasına yol açan dolaylı vergiler mi asıl sorumlu?
Temel sorunlardan biri, para politikasının kontrolünde olmayan dışsal koşullara ‘aşırı’ hassasiyet gibi görünüyor. Mesela, alın son enflasyon raporuna bakın. Yeni enflasyon tahmini üç ay önceki raporda yapılan tahmine göre 0.9 puan daha aşağıda. Üç ayda enflasyonu etkileyen ve para politikasının kontrolünde olmayan unsurlarda, yılsonu enflasyon tahminini böyle belirgin biçimde aşağıya çekici gelişmeler oluyorsa, ne yapmamız gerekiyor?
Para politikasının kontrolünde olmayan, ama hükümetlerin aldıkları kararlara bağlı olarak şekillenen fiyatlar var. Bu kararların önemli bir rolü varsa sapmalarda, belki de sorun para politikasının tepkisiz kalmasında. Tepkisiz mi kaldı gerçekten? Ne ölçüde? Hedeflediğimiz mal sepetini mi değiştirsek? Ama biz neyi hedeflersek hedefleyelim, sonuçta halkı ilgilendiren tükettiği mallardaki fiyat artışı. Ya da tahminlerimizin kredibilitesini artırmak için sadece çekirdek enflasyon tahmini mi versek? Yoksa enflasyon hedeflemesini mi terk etmeliyiz?
Çok soru var. Bu sorulara yanıt ararken, aklımda hep mevcut uygulamanın nasıl değiştirilebileceği olacak. Bir süre bu soruların etrafında dönmekte yarar var. Öyle yapacağım. Ama tartışırken dünyanın değiştiğini unutmamak gerekiyor. Bu durumda bir yere saplanıp kalmamak gerekiyor. Eski ‘jargonu’ geçmişte bırakmak lazım. Kısacası, gelin tartışalım.
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=1011110&Yazar=FAT%DDH%20%D6ZATAY&Date=01.08.2010&CategoryID=1