Ekonomide Zor Konular, Ercan Kumcu

Ekonomide Zor Konular 1-2-3-4, Ercan Kumcu

Haberin Orjinal Linki: 1-2-3-4-5-6

Ekonomide zor konular (4) 11.01.2004
EKONOMİDE bir ürün dalında tekel (monopol) oluşması iyi bir şey değildir.
Çünkü, tekeller, piyasada herhangi bir rakibi olmadığından, istedikleri fiyatı tüketicilere dayatabilirler. Özellikle, söz konusu mal temel ihtiyaç ürünlerinden biriyse, durum daha da vahimleşir. Mal ve hizmet piyasalarında rekabetin olması fiyatları düşürücü ve kaliteyi artırıcı bir unsurdur. Dolayısıyla, tüketicilerin çıkarları açısından, rekabetin artması iyidir.

Ekonomide rekabeti artırmak ya da rekabet şartlarının bozulmamasını gözetlemekle ve denetlemekle görevli kamu kuruluşu Türkiye'de Rekabet Kurumu'dur. Rekabet Kurumu'nun en önemli görevlerinden biri rekabeti artırarak tüketicilerin yararına hizmet etmektir.

TEKNOLOJİK GELİŞME

Gerçek hayatta tam rekabet diye bir olgu yoktur. Tam rekabet denilen kavramın teknik tanımı sonsuz sayıda üreticinin bulunduğu ve piyasaya girme ya da çıkma yönünde hiçbir engelin olmadığı bir olgudur. Genelde, bir ürün dalında sınırlı sayıda üretici bulunur. Çeşitli nedenlerle de, herkes her istediği piyasaya kolaylıkla giremez. Dolayısıyla, gerçek hayatta tam rekabet şartlarına ulaşılmaya çalışılsa da, başarılmak istenen sonuç oligopolistik (sınırlı sayıda üreticinin olması) yapıda rekabet şartlarını iyileştirmektir.

Son yıllarda rekabet şartlarını olumsuz etkileyen unsurlardan en önemlisi teknolojik gelişmelerdir. Yeni bir buluş mucidi piyasada tekel konumuna sokmaktadır. Lisans ve patent gibi yaratıcılığı koruyan devlet müdahaleleri piyasalarda, belli bir süre için de olsa, tekelleşmeyi kolaylaştırmaktadır.

O halde, ‘‘patent’’ uygulaması tüketicilerin yararına bir düzenleme midir? Sorunun yanıtı hem evet hem de hayırdır. Evet, çünkü patent yoluyla buluşlar korunmasa yeni buluşlar yapmanın ekonomik faydası kalmayacaktır. Teknolojik gelişme yavaşlayacaktır. Hayır, çünkü, yeni buluşlar tekel yarattığından, tüketici yeni teknolojilere yüksek fiyatlar ödemek durumunda kalmaktadırlar.

Amerika'da Microsoft firmasının piyasaya sürdüğü Windows isimli bilgisayar işletim sistemi teknolojik gelişmelerin yarattığı tekel durumuna en iyi örneklerden biridir. Windows işletim sistemi aynı zamanda Microsoft Excel ve Word gibi yazılımlarla beraber gelmektedir. Ama, Excel ve Word'ün yaptıklarını yapabilen başka firmaların ürettiği yazılımlar da vardır. Windows alan Microsoft'un ürünlerini bedava aldıklarından, diğer üreticilerin piyasaya sunduğu diğer yazılımlar Microsoft'un ürünlerinin yanında rekabet dışı kalmaktadırlar.

GRİ ALANLAR

Bu şartlarda yazılım endüstrisinde rekabet nasıl artırılacaktır? Konuya hukuk açısından bakıldığında, Microsoft'un rekabeti engelleyici bir tavrı yok denebilir. Çünkü, birden fazla mal bir pakette satılmaktadır. Bu her üreticinin hakkı olmalıdır.

İktisadi açıdan bakıldığında, Microsoft, Windows ürünü içinde verdiği tüm malların fiyatlarını tek bir fiyata indirgemiştir. Excel ve Word ayrı satılsa, Windows'un tek başına fiyatı ucuzlayacaktır. Word ve Excel'in rakibi firmaların olması nedeniyle bu ürünler de ucuzlayacaktır. Sonuçta, tüketiciler ihtiyaç duydukları yazılımları tek tek alsalar toplamda daha az harcama yapmak zorunda kalabileceklerdir.

Bir başka açıdan da bakıldığında, ürünler ayrıştırıldığında, Windows işletim sisteminin fiyatı şimdikinden daha yüksek olabilir. Tüketici daha büyük zararlarla da karşılaşabilir.

Sorun oldukça tekniktir. Sorunun kökeninde teknolojik gelişmelerin yarattığı alışılmamış durumlar vardır. Henüz ne hukuk ne de ekonomi bu soruna tüm tarafların kabul edebileceği tatminkar bir cevap bulamamıştır. Cevap bulunduğunda, teknolojik gelişmeler yeni gri alanlar yaratmaktadır.
4. Ekonomide zor konular (3) 4.01.2004
ÜLKELER iç piyasadaki üretimi dış rekabetten koruyabilmek için çeşitli yollara baş vururlar.
Örneğin, gümrük vergileri yoluyla ithalat pahalılaştırılır. İç piyasadaki üretim daha az rekabet içinde yoluna devam eder.

Dış ticaretin küresel düzeyde serbestleşmesiyle, gümrük vergileri yoluyla iç piyasadaki üretimi korumak artık eskisi kolay değil. Gümrük ve benzeri vergiler koyup fiyatı doğrudan etkilemek yerine, ülkeler ithal malların iç piyasaya girişini zorlaştıran önlemler alarak yerli üretimi korumaya çalışıyorlar. Teknolojik kriterler ya da farklı standartlar koyuyorlar.

Dış ticaret yazınında bu çeşit önlemler ‘‘tarife dışı engellemeler’’ deniyor. Yani, yabancı üretici açısından malların bir başka ülkeye satışı daha büyük sabit yatırımları gerekli kılıyor.

PROTON

En popüler tarife dışı engellerden biri, tüketici çıkarlarını koruma, adına ithal edilen otomobiller için belli büyüklükte servis ağı olması ve yedek parça bulundurulmasıdır. Bu konuda sonuçları açısından aynı olan iki ilginç örnek yaşandı.

Örneklerden biri tarife dışı engellerin, yürürlükte olduğu halde sıkı bir biçimde uygulanmayan ülkemizde, Proton marka otomobillerin ithalatıydı. Otomobil göreli olarak ucuzdu. Fiyat açısından tüketici yararına bir görüntü verdi. Satışıyla paralel bir servis ağı kurulmadı. Yedek parça stokları yok gibiydi.

Sonunda, Proton marka otomobiller alanın elinde kaldı. Servis ağı sanayi çarşılarında çalışan kaportacılar, boyacılar, elektrikçiler, motor tamircileri oldu. Yedek parçalar da başka marka otomobillerin kullanılmış ama iş gören parçaları oldu.

İşin başında kurallar uygulanmadığından tüketiciler ucuz otomobiller alabildiler. Ama, orta dönemde, tüketiciler gerçekten korunmuş mu oldular?

YUGO

Bir diğer örnek, Amerika'da Yugo marka otomobillerin ithalatıdır. Yugoslavya dağılmazdan önce üretilen Yugo marka otomobiller Amerika piyasasına girdi. Kurallar gereği, yaygın sayılabilecek bir servis ağı kurdular. Milyarlarca dolarlık yedek parça stokladılar. Büyük bir reklam kampanyasına giriştiler.

Amerika gibi bir piyasada rekabetçi olabilmeleri için, piyasaya girmenin maliyeti olan sabit maliyetleri yüklendikleri halde, Yugo göreli olarak rakiplerine göre çok daha ucuza satılmak zorundaydı. Amerikalılar neredeyse rekabetin yarı fiyatına Yugo otomobilleri aldılar. İlk başlarda, ucuzluğu nedeniyle Yugo otomobiller ‘‘tüketici dostu’’ bir arabaydı.

Yüklenilen maliyetlere Yugo'yu üreten Yugoslav şirketi dayanamadı. Şirket, hem Amerika'da hem de Yugoslavya'da iflas etti. Açılan servis ağı kapatıldı. Otomobil mezarlıkları Yugo marka otomobillerle doldu.

‘‘Yugo olayı’’ Amerika'da ‘‘örnek olay’’ (case study) olarak satış, pazarlama ve endüstriyel strateji derslerinde Amerikan üniversitelerinde okutulmaya başlandı. İktisadi açıdan ise, ‘‘tarife dışı engelleme’’ önlemlerinin ne kadarının tüketicileri koruduğu ne kadarının tüketicinin aleyhine olduğu tespit edilemedi.

‘‘Tarife dışı engeller’’ iç piyasada birilerini koruyormuş gibi bir izlenim verirler. Bu çeşit engellemeler tüketiciyi mi, yoksa üreticiyi mi korumalıdır? Refah toplumu üreticiyi mi koruyarak, yoksa tüketiciyi mi koruyarak yaratılabilir? Siyaset ve ekonomi bu konularda çelişkili sonuçlara varmaktadır.

Ekonomi Arşivi
Uzm.Klinik Psk.Gülşah AKÇAY CİVRİZ