Yaş kemale eriyor, boykot elden gidiyor. Bir boykot efsanesi, hep yeniden doğuyor. Boykottur silahımız, korkar düşmanlarımız. Ele aldık mı onu, titretiriz dünyayı.
Öyleyse;
Hadi boykot yapalım. İsrail ile savaşta en önemli şey boykottur deyip, bildiri tadında feysbuk paylaşımları yapalım. Kepsler, grafikler, fotoşoplar eşliğinde, Amerikan ve İsrail mallarını boykotun, İslam fıkhındaki yerlerini tartışalım.
Hadi boykot yapalım. İsrail ve Amerikan mallarının listesini çıkartalım. Sapı, samana karıştırıp listenin içine ne bulursak atalım. Uyanık yerli girişimcilerimizin bu listelere İsrail’le ilgisi olmayan rakiplerini koymalarına göz yumalım. Daha bu güne değin Siyonizm’e destek veren firmaların bile, güvenilir bir listesini yapamamış acar gazetecilerimize, araştırmacı yazarlarımıza selam çakıp, Yahudi, İsrailli, Siyonizm destekçisi kavramlarını arasındaki farkları önemsiz hale getirelim
Hadi boykot yapalım, koka kola içmeyeceğimizi deklare edip, Amerika’ya korku salalım. Bizden daha çok boykot tecrübesi(!) olan koka kolanın, bıyık altından gülmesini oturup izleyelim. Yaşam biçimimizi değiştirmeden, üretim biçimimizi değiştirmeden, tüketim biçimimizi değiştirebileceğimiz saflığına bir müddet inanalım.
Hadi boykot yapalım. Helvadan putumuz yoksa da, boykotumuz var bizim. Bir on beş gün, bilemedin bir ay dişimizi sıkıp tutarlı olalım. Sonrası mı, sonrası hayatın gerçekleri canım, hep hayal âleminde mi yaşayalım? Bir sonraki bombardıman ve işgale kadar vicdanımızla beraber aklımızı buzdolabına koyalım.
Hadi boykot yapalım. Gâvur mallarının yerine alınabilecek yerli muadillerinin olduğundan dem vuralım. Bu yerlilerin ne kadar yerli olduğu konusuna hiç girmeyelim. Kimyasal ürünlerin, elektronik ürünlerin, makinelerin, kritik unsurlarının, ana üretim nesnesinin neredeyse hiç birini üretemediğimizi gündeme getirmeden, ambalaj devrimimizle, fason üretimimizle, dev montaj hatlarımızla gurur duyalım.
Hadi boykot yapalım. Laikçilerimizle didişecek bir mevzu bulalım. Batı muhibbi yerli işbirlikçilerimizin, zekâ yüklü (!) aforizmaları için müsait saha ve hava şartlarını tesis edelim. Kâh kızalım, kâh eğlenelim. Klavyelerimizden ateş saça, saça vuruşalım. Hareketi bol, bereketi az işlerimizle gönül eyleyelim.
Biliyorum henüz İsrail Gazze’ye saldırmadı şimdi boykot zamanı değil. Biliyorum da o zaman bunları yazsam hain, işbirlikçi, alaycı, reyting sevici olma ithamından kim korur beni? O zaman biz de testi kırılmadan diyeceklerimizi deme derdindeyiz. "Hoca, ne yapmamamız gerektiğini söyledin ama bir de ne yapmamız gerektiğini söyle” diyenlere de diyeceğimiz var. Nasipse Cuma günkü yazımda muhtemel bir boykota niyetlenen STK yöneticilerimize, iyi niyet sahiplerine, hevesli boykotçulara, bilinçli tüketicilere boykot nasıl yapılır, nasıl yapılırsa işe yarar izah edeceğiz.
Dr. Hamit Akçay
http://www.dirilispostasi.com/boykot-candan-bezdirir-kapi-kapi-gezdirir/
Geçen yazımızda boykot adına ortaya konan uygulamaları eleştirmeyi esas almış, bir sonraki yazımızda doğru uygulamalar nasıl olmalıdır konusuna değineceğimizi vaat etmiştik. Boykot siyasal/politik sonuçlar alabilmek için planlı organize ekonomik, tutumlar almaktır. Yani esasen boykot bir stratejik karar, stratejik uygulamadır. Strateji denince akla gelen isimlerden birisi de bundan yaklaşık 2500 yıl önce yaşamış olan, Çinli General Sun Tzu’dur. Sun Tzu, en iyisi düşmanın stratejisine saldırmaktır, demiştir. Düşmanın silahı ve stratejisi ekonomik ise elbette bu noktaya saldırmak kadar doğru bir şey olamaz. Günümüz dünyasında her ne kadar düşman dediğimiz şey, tek merkezli, tek boyutlu olmasa da bazı siyasal ve ekonomik merkezlerin hem ülkemize hem değerlerimize açıkça düşmanlıklarını da bilmekteyiz. Mesela uluslararası şirketlerin doğrudan yahut dolaylı olarak emperyalist ülkelerin karar alma mekanizmalarına etki ettiği aşikârdır. Bu sebeple doğru zamanla doğru metodolojilerle hareket edildiğinde ekonomik boykot istenilen siyasal sonuçlara ulaştırabilmektedir. Öyleyse tanımı, tasviri bırakıp basit organizasyonel gerçeklere geçelim.
Ülkemizde ekonomik boykot ifadeleri siyasi ve askeri krizlerde ortaya çıkar. Nadiren bir işe yaradığı görülmüştür. Bugüne kadar boykottan en çok etkilenen, ciddi ekonomik zararlara maruz kalan ve ülkemizden çekilme yolları arayan uluslararası firma Danone olmuştur. Coca Cola firması çok sık boykot hedefi olmasına karşın, her boykot girişiminde akıllı PR stratejileriyle kriz dönemlerini fazla zarar görmeden atlatabilmeyi başarmıştır. Boykotların başarısızlığının ana sebebi boykotların bir merkezden doğru argüman ve yöntemler kullanılamadan yapılmasıdır. Boykotu seslendirenlerin plansızlıkları, beceriksizlikleri, hazırlıksız olmaları nedeniyle boykotlar muhataplar ve 3. kişilerce kolaylıkla manipüle edilmekte, etkisiz ve itibarsız hale getirilmektedir. Güvenilirliği olmayan listeler, yılgınlığa sebep olan büyük hedefler, doğru kurulamayan söylemler yüzünden boykotlar sadece vicdanları rahatlatan beylik çıkışlar olarak geçip gitmektedir.
Bir boykotun işe yarayabilmesi için asgari şu unsurların bir araya getirilmesi gerekir: Halk, medya, perakendeciler ve sivil toplum örgütleri. Ülkemizde perakende şirketlerinin neredeyse yüzde 70’i muhafazakâr cenahtan kişi ve kurumlara aittir. Bu şirketlerin ve çatı kuruluşlarının ihtiyaç halinde kullanılacak boykot mekanizması için önceden ikna edilmesi ve zorlanması gerekmektedir. Elbette ki ekonomik çıkarları nedeniyle bu işlere çok gönüllü olmayacaktır. Ancak ciddi bir STK organizasyonu, medya desteğiyle birleşirse kolaylıkla ikna edileceklerdir. Çünkü perakendeciler, müşteri taleplerine karşı en hassas ve kırılgan şirketlerdir. Perakende şirketleri kurumsal olarak bu işlere dahil edilmeden başarı elde etmek imkansız gibidir. Bu meselenin 4 unsuru bir araya getirildiğinde bir de basit doğru organizasyona ve o organizasyonun doğru prensiplere oturtulması gerekiyor ki, onu da nasipse bir sonraki yazıda ele alırız.
http://www.dirilispostasi.com/boykot-ise-yarar-bir-eylem-mi/