Türkiye’de seçim dönemlerinde siyasi partilerin oy toplama amaçlı vaatlerinin başında asgari ücretin arttırılması geliyor. En son, 7 Haziran’daki genel seçimler öncesinde alevlenen konu, seçimlerin ardından devam eden koalisyon görüşmeleri sırasında da gündemdeki yerini koruyor. CHP bir adım daha atarak Temmuz başından itibaren net 1000, 54 TL olan asgari ücretin 1.500 TL’ye çıkarılması için kanun teklifi verdi.
Kağıt üzerinde 6 milyon asgari ücretli
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 2014 Faaliyet Raporu’na göre, Türkiye’de kayıtlı özel sektör çalışanlarının sayısı 2015 Mart itibariyle 12.431.581. Ancak, Türkiye’de kayıt dışı çalışanların sayısının da çok fazla olması, gerçek rakamın belirlenmesini imkansız kılıyor. Tahminlere göre kayıtlı özel sektör çalışanlarının yüzde 48’i asgari ücretli. Bu durumda, kayıtlarda asgari ücretli olarak gösterilenlerin sayısı 5 milyon 967 bin civarında.
Bu rakamlar hesaplanırken göz önüne alınması gereken önemli bir nokta daha var. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha önce yaptığı bir konuşmada "Çalışanların yüzde 45’i hâlâ asgari ücretten gösteriliyor’ demişti. Bunun anlamı, şirketlerin kayıt üzerinde bazı çalışanlarına asgari ücret ödediğini göstermesi, ancak bu çalışanlara ücretlerinin geri kalanını elden vermesi. Bu da hesaba katılırsa gerçekten de asgari ücretle geçinenlerin sayısının 2,6 milyon kişi civarında olduğu tahmin ediliyor.
Vaatler gerçekçi değil
İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tekin Akgeyik, bu vaatlerin gerçekçi olmadığını düşünüyor. Akgeyik’e göre asgari ücretin yükseltilebilmesi için önce ekonominin büyümesi gerekiyor. Asgari ücretin de ekonomi ile dengeli bir şekilde arttırılması gerekiyor.
Ekonomi büyümeden ücretin arttırılması farklı sonuçlar doğurabilir. Bunlardan en önemlisi işverenlerin diğer çalışanların da maaşını yukarı kaydırmak zorunda kalması. Örneğin, ücreti 1.500 TL’ye çıkarmak, şu an net 1.200 TL maaşı olanların da ücretini yükseltmek anlamına gelir. Bu, ekonominin üzerindeki maliyeti arttırır. Küçük ve orta ölçekli şirketler adam çıkarmak veya kapanmak zorunda kalabilir, diyor Akgeyik.
Esas sorun gerçek ücretleri bulmak
Asgari ücretle ilgili tartışılan konulardan biri de vergi konusu. İşçi sendikaları, zaten yeterli bulmadıkları asgari ücretten bir de vergi ve SGK primi kesintileri yapılmasını doğru bulmuyor.
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, 2014 Aralık ayında yapılan asgari ücret tespit komisyonu açılış toplantısında yaptığı konuşmada, asgari ücretli çalışanın ödediği verginin gelirine göre yüksek olduğunu vurgulamış, asgari ücretli bir bekar işçinin, Aralık ayında bir üst dilimden vergi ödemek zorunda kaldığına işaret etmişti.
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Burak Saltoğlu, gerçekten asgari ücret alan ve onunla yaşamak durumunda olanlar tespit edilebilirse, bu kesimden alınan verginin azaltılabileceği hatta kaldırılabileceğini düşünüyor.
Tekin Akgeyik de esas sorunun asgari ücretli olarak gösterilip açıktan para alanları tespit etmek ve bu kişileri gerçek ücretleriyle kayda geçmelerini sağlamak olduğunu belirtiyor. Bu yapılabilirse vergi gelirleri artacağından, asgari ücretten alınan verginin düşürülmesi söz konusu olabilir. Akgeyik, gerçek rakamın bulunması ve buna göre bir plan yapılması gerektiğini savunuyor.
En büyük engel kayıt dışı
Özetle :
1. Türkiye’de (yoksulluk hatta açlık sınırının bile çok altında olan) 1.000,54 TL net asgari ücretin yetersiz olduğu konusunda herkes mutabık.
2. Ancak uzmanlara göre, siyasi partilerin seçim öncesi açıkladıkları asgari ücret rakamları mevcut şartlarda gerçekçi hatta mümkün görünmüyor.
3. Çünkü bu, diğer bütün ücretlerin de arttırılması anlamına gelecek ki, işveren ve ekonomi için çok ağır bir yük teşkil edecektir.
4. ‘Asgari ücret arttırılamıyorsa, en azından gelir vergisi, damga vergisi alınmasın’ şeklindeki haklı ve mantıklı itinaz da bir türlü karşılık bulamıyor. Çünkü, yüksek sesle söylenmeyen bir gerçek bunu engelliyor: Türkiye’de her 100 ‘kayıtlı’ ücretliden 45’i asgari ücretli görünüyor. (Bunların ne kadarının ‘gerçek’ asgari ücretliler olduğu, ne kadarının ‘vergi, SSK ve kıdem tazminatından kaçınmak için’ asgari ücretten gösterilip, maaşının önemli bir bölümü ‘kayıt dışı’ olarak elden alanlar olduğu bilinmiyor. Bu arada tabii ‘hiç bir kaydı olmayan’ gerçek kayıt dışı çalışanlar da cabası.) Asgari ücretten vergi alınmaması devletin çok ciddi bir vergi kaybına uğraması demek.
5.Üstelik asgari ücretin işverene (şu anda yüzde 150 mertebesinde olan) maliyeti, vergilerin kaldırılmasıyla düşürülürse, bunun ‘vergi kaçırmak amaçlı’ asgari ücretten beyanları daha da arttırmasından, yani kayıt dışının daha da artarak, vergi gelirlerinin düşmesinden endişe ediliyor.
6. Gene, ‘asgari ücret artarsa, işveren işçi çıkarır, işsizlik artar’ şeklinde de bir endişe söz konusu.
7. Hem ‘maliyetler birden artar’ hem ‘işsizlik artar’ tehlikesine karşı uzmanlar ‘asgari ücret, ekonomik büyümeyle birlikte artmalı’ diyorlar. Ancak asgari ücret artışı ekonomik büyüme artışı ile aynı kalsa bile, bu ‘mevcut durumun korunması’ndan ibaret olacak, asgari ücretlinin durumunda bir iyileştirme söz konusu olmayacaktır. (Asgari ücretlinin pastadan aldığı payın aynı kalması, adaletsizliğin sürmesi anlamına gelir.)
8. Özetle, asgari ücretin kabul edilebilir bir rakama yükseltilmesi şart. Son yıllarda görülen ekonomik büyümeden ve zenginleşmeden, ücretlilerin kağıt üstünde de olsa yarısını oluşturan asgari ücretlilerin de faydalanması hem insani açıdan şart, hem de iç talebin güçlenmesi açısından faydalı. Ancak asgari ücretin arttırılmasının önündeki engellerin ve bahanelerin kaldırılması için, önce devletin görevini yapması, ekonomiyi kayıt içine alması gerekiyor ki, bu kısa vadede mümkün görünmüyor.
Vaatler 1.400 TL’den başlıyor
Türkiye’de 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olan brüt asgari ücret 1.273,50 TL. Kesintiler düştükten sonra elde kalan net para ise 1.000,54 TL. Ancak, bu rakam Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonları (Türk-İş) tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk sınırlarının altında kalıyor. Verilere göre Haziran 2015’da 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.338 TL iken yoksulluk sınırı 4.357 TL idi.
Siyasi partilerin seçimlerden önce asgari ücret vaatleri net 1.400 TL’den başlayıp 5.000 TL’ye kadar çıkıyordu. Şu anda Meclis’te temsil edilen muhalefet partilerinden CHP 1.500 TL, MHP 1.400 TL, HDP ise 1.800 TL asgari ücret vaadinde bulunmuştu.
http://www.hurriyet.com.tr/ik/29635464.asp