2023 hedeflerinden biri, Türkiye’yi dünyanın en büyük Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH)’na sahip ilk on ekonomiden biri haline getirmek. Siyasetçiler ve iktisatçılar bize GSYH’nin artmasının iyi bir şey olduğunu söylüyor. Gazeteler hemen her gün GSYH’den ve GSYH’nin büyümesinden bahsediyor. Peki, nedir bu GSYH? Neyi ölçer?
1. GSYH nedir?
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, belirli bir dönem (mesela, 1 yıl) içinde, yurt içinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir. Örneğin, Türkiye’nin GSYH’si, Türkiye’de bir yıl içinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eder. Ya da bir yıl içinde Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlere yapılan harcamaların, yani tüketim, yatırım ve kamu harcamalarının toplamı olarak düşünülebilir. Gayri safi denilmesinin nedeni, aşınmayı ve eskimeyi dikkate almamasıdır. GSYH genellikle bir ülkenin toplam gelirinin bir ölçütü olarak kullanılır.
2. GSYH her üretimi, her iktisadi faaliyeti ölçer mi?
GSYH, her üretimi, her iktisadi faaliyeti ölçmez. Örneğin, evde kendi başınıza yaptığınız ve tükettiğiniz şeyler (yemek, temizlik vb.) GSYH’de dikkate alınmaz. Gönüllü olarak verilen, bakım hizmetleri gibi, hizmetler de GSYH hesabında dikkate alınmaz. Akdeniz’deki balık sayısının artması, zıpkınla avlayıp eve götürdüğünüz balık sayısını arttırabilir ama bu GSYH hesaplamasında dikkate alınmaz. Dolayısıyla, Türkiye’nin milli gelirini arttırmaz. Öte yandan, balık çiftliklerindeki balık sayısı artınca, bu GSYH hesaplanırken dikkate alınır ve milli geliri arttırır (ESA2010*, 3.07).
3. GSYH, bedelsiz sağlanan, piyasada satılmayan şeyleri içerir mi?
Evet. Her ne kadar sizin evde yemek veya temizlik yapmanız dikkate alınmasa da piyasada satılmayan veya para karşılığı sunulmayan bazı ürün ve hizmetler GSYH’nın hesaplanmasında dikkate alınır. Örneğin, çiftçilerin kendi tüketimleri için yaptıkları üretim veya imece usulü yapılan inşaatlar dikkate alınır. Kamu kurumlarının bedelsiz sağladığı kamu hizmetleri de GSYH kapsamına girer. Bunlar için bir piyasa fiyatı oluşmadığı için, hesaplama maliyetler üzerinden yapılır (SNA2008*, 2.59, 6.130). Örneğin, kamu eğitim hizmeti, eğitim faaliyetlerinin maliyeti dikkate alınarak GSYH’ya eklenir. Yani GSYH hesaplanırken her şeyin değeri piyasa fiyatlarıyla hesaplanmaz. Piyasa için üretim yapmayan pek çok dernek, vakıf, kulübün bedelsiz olarak sağladığı hizmetlerin değeri GSYH hesaplamasına yerini bulur.
4. Uyuşturucu üretimi, kaçakçılık gibi yasal olmayan faaliyetlerin artması milli geliri arttırır mı?
Şaşıracaksınız ama evet! GSYH hesaplanırken, üretilen şeyin yasal bir şekilde üretilip üretilmediğine bakılmaz. Dolayısıyla, yasal olmayan iktisadi faaliyetler GSYH hesaplamasında dikkate alınır. Uyuşturucu üretimi, kumar ve fuhuş gibi yasa dışı faaliyetler ve yasalara uygun olmayan şekilde üretilen ürünler ve hizmetler arttığında (diğer şeyler aynıyken) GSYH de artar (SNA2008*, 3.96, 6.39, 6.42, 19.35, 25.25, 25.31; ESA2010*, 3.8, 11.26; TÜİK2012*, 1.1.4).
Benzer bir şekilde (diğer şeyler aynıyken) kayıt dışı ekonominin büyümesi de GSYH’yi arttırır. GSYH hesaplanırken, tıpkı yasa dışı iktisadi faaliyetler gibi, kayıt dışı iktisadi faaliyetler de dikkate alınır. Daha doğrusu kayıt dışı mal ve hizmet üretiminin boyutu tahmin edilmeye çalışılır (SNA2008*, 25. Bölüm, TÜİK2012*, 1.1.4).
5. GSYH’yı hesaplamak zor ve karmaşık bir iş midir?
Evet, hem de çok! GSYH’yı hesaplayabilmek için neyin ne kadar üretildiğini tespit etmek ve hangi malın/hizmetin kaç liradan satıldığını belirlemek gerekir. Piyasa dışı üreticilerin ürünleri içinse maliyetleri hesaplamak gerekir. Bunlar yapılırken, her malın üretiminde kullanılan ara malların değerinin de hesaplanmasına ihtiyaç vardır. Hizmetlerin değerinin ölçülmesi ise hizmetlerin tanımlanmasındaki ve ölçülmesindeki zorluklar nedeniyle apayrı bir derttir.
GSYH’nın hesaplanmasındaki zorluklar nedeniyle, TÜİK gibi istatistik kuruluşları, karmaşık hesaplama yöntemleri kullanır. Tüm iktisadi faaliyetleri ölçmek imkânsız olduğu için verilerin bulunamadığı veya eksik olduğu yerlerde de tahminler yapılır. Anketler, sayımlar yapılır, idari kayıtlar incelenir, mal akımları takip edilir, farklı kaynaklardan gelen veriler hataları ayıklamak için karşılaştırılır, dolaylı yöntemler kullanılarak kayıt dışı faaliyetlerin izi sürülür… Özetle, GSYH, ancak meşakkatli bir sürecin sonunda hesaplanabilir.
TÜİK, GSYH hesaplamasını yaparken Birleşmiş Milletler’in Ulusal Hesaplar Sistemini (SNA) sınıflamasını kullanıyor. İstatistikleri Avrupa Hesaplar Sistemine (ESA95) uygun olarak hazırlıyor. Bunlar ülkelerin verilerinin karşılaştırılabilir olması için kullanılan standartlar. GSYH hesaplama işinin ne kadar detaylı, kapsamlı ve karmaşık bir iş olduğunu anlamak için BM’in Ulusal Hesaplar Sisteminine (SNA2008’e) bakmak yeterli.* 772 sayfalık bir dokümandan bahsediyorum! Son Avrupa Hesaplar Sistemi belgesi (ESA2010) ise 688 sayfa!* Hesaplamaların nasıl yapıldığı ile ilgili özet bir doküman arıyorsanız, 2012 yılında TÜİK’in yayınladığı "Üretim ve Harcama Yöntemi ile GSYH tahminler: Kavram, Yöntem ve Kaynaklar”* başlıklı 91 sayfalık belgeye bakabilirsiniz. Bu belgeleri incelediğinize göreceğiniz şey şu: GSYH hesaplamak oldukça karmaşık bir iştir.
6. GSYH’yi ölçmekte kullanılan yöntem sonuçlara ne kadar etki ediyor?
Çok! Belki hatırlarsınız, Nijerya yakın bir zaman önce bir gecede Afrika’nın en büyük ekonomisi haline geldi. 1990’lardan beri uyguladığı GSYH hesaplama yöntemini bir kenara bıraktı ve hesaplamayı yeni bir yöntemle yaparak bir gecede GSYH’sini %75 arttırdı.* Benzer bir şekilde, 2008 yılında TÜİK’in yöntem değişikliği ile Türkiye’nin GSYH’sı bir gecede %37 artmıştı.* 2010’da da kişi başına gelirimiz (yine bir yöntem değişikliği ile) bir gecede 2 bin 354 dolar artmıştı.* Özetle, GSYH’nin tanımı, yapılan varsayımlar ve hesaplama yöntemi, GSYH’nın büyüklüğüne büyük ölçüde etki ediyor.
7. GSYH’yi hesaplama yöntemi neden değiştiriliyor?
Hesaplama yöntemini değiştirerek GSYH’nin ve milli geliri arttırmanın bir göz boyama hatta bir üçkâğıt olduğunu düşünebilirsiniz. Ama değil. Ekonomilerin yapısı değiştikçe, hesaplama yöntemlerini, tanımları ve varsayımları değiştirmek de bir zorunluluk haline geliyor. Örneğin, hizmetler sektörünün önemi gittikçe artıyor. Yeni teknolojiler ortaya çıktıkça, üretim ve iş yapma biçimleri değişiyor. Daha önce ölçülmeyen pek çok iktisadi faaliyet kolu ortaya çıkıyor. GSYH hesaplama yöntemi de bu gelişmelere paralel olarak değiştiriliyor ve güncelleniyor. Örneğin, araştırma geliştirme (Ar-Ge) harcamaları eski hesaplama sisteminde yatırım harcaması olarak dikkate alınmıyordu ama Avrupa Hesaplar Sistemi Ar-Ge’yi bir yatırım kalemi olarak alacak şekilde güncellendi (ESA2010). Bu değişikliğin Avrupa Birliği, GSYH’sini %2 oranında arttırması bekleniyor.* Diğer ülkeler gibi Türkiye de gelecek dönemlerde bu yeni yöntemi kullanacak.
Ne var ki, GSYH hesaplama yöntemi çoğu zaman modern ekonomilerdeki hızlı değişimin gerisinde kalıyor. Bugün dijital teknolojilerin ve finansal küreselleşmenin etkilerinin GSYH hesaplarına tam olarak yansıtılabildiği söylenemez.*
8. Yani GSYH, her şeyi ölçmediği gibi, ölçülen şeyleri de tam olarak ölçmez. Öyle mi?
Aynen. Tüm bu çabalara rağmen, bir ülkenin GSYH’si, o ülkenin belirli bir dönem içindeki mal ve hizmet üretimi ile ilgili sayısız tahmin ve ölçümün bir araya getirilmesiyle oluşur. Çoğu zaman veriler eksik ve tutarsızdır. Her üretim kalemini GSYH’ye yansıtmak zordur. GSYH içinde yer alan, yasa dışı ve kayıt dışı üretimi ölçmek zaten zordur. Üstelik, GSYH hesaplaması tüm üretken iktisadi faaliyetleri yansıtamaz. Bu sebeple, GSYH hesaplamaları kesinlik iddiası taşımaz.
9. GSYH’yı bir refah ölçütü olarak kabul edebilir miyiz?
Bize sık sık şu söyleniyor: "GSYH artınca refah da artar, insanlar daha mutlu olur, daha iyi bir yaşama sahip olurlar”. Ancak, GSYH bir refah ölçütü değildir. Bir ülkenin toplam gelirinin artmasının o ülkede yaşayanların refahını arttırması şart değildir. GSYH hesaplanırken, refahı arttırıp arttırmadığına bakmadan, tüm üretim faaliyetleri ölçülür. İnsanların refahlarını veya yaşam standartlarını azaltan bazı üretim faaliyetleri de GSYH’nın artmasına neden olabilir. Örneğin, GSYH hesaplanırken, çevreyi kirleten bir fabrikanın veya doğal hayatı yok eden bir havalimanı inşaatının, insanların refahını ne ölçüde azalttığı dikkate alınmaz. Benzer bir şekilde, savaş harcamaları, üretilen tabancalar, tüfekler ve kruvazörler, GSYH’yı arttırır ama GSYH hesaplanırken, bu üretim faaliyetlerinin vatandaşların refahını ne kadar azalttığı ölçülmez. İnsanların kötü koşullarda çalışıyor olması veya boş zamanlarının olmaması gibi refah azaltıcı unsurlar da GSYH hesaplarında gözükmez. GSYH, toplam geliri ölçtüğü için, gelir dağılımı ile ilgili bilgi vermez. Bir ülkenin toplam geliri artarken, gelir dağılımı bozulabilir ve bazı insanlar zenginleşirken diğerlerinin geliri ve refahı azalabilir. GSYH bunları dikkate almaz, sadece toplam üretimin veya gelirin artıp artmadığına bakar. Bu sebeplerle, GSYH bir refah veya bir mutluluk ölçütü değildir.
GSYH kavramı ortaya çıkarken, neyin hesaplanması gerektiği ile ilgili tartışmalar olmuş. Sadece ürünler/hizmetler veya çıktı mı ölçülecek, yoksa insanların refahını arttıran şeyler mi ölçülecek? O dönemin önemli iktisatçılardan biri olan Simon Kuznets, refahın ölçülmesi gerektiğini düşünüyormuş ama sonunda iktisatçılar, üretimin ölçülmesi gerektiğine kanaat getirmişler. Bu önemli tercih ve seçim sonucunda, vatandaşların refahını azaltanlar da dâhil olmak üzere bütün ürün ve hizmetlerin değeri GSYH hesabına katılmış. Bu yol ayrımının sonucu, BM’in Ulusal Hesaplar Sistemini anlatan SNA2008 belgesinde de açıkça görülebilir. SNA2008, mealen şöyle diyor: GSYH genel olarak bir refah ölçütü olarak kabul edilse de SNA böyle olduğuna dair bir iddiaya sahip değildir, aksine SNA pek çok yerde böyle GSYH’nin bu şekilde yorumlanamayacağını söyler (SNA2008*, 1.75).
10. Refahımı arttırmayan, eksik ve kesin olmayan bir ölçütü neden önemsemeliyim?
Tüm eksikliklerine rağmen GSYH, bir ülkedeki iktisadi faaliyetin boyutlarını görebilmek için sahip olduğumuz en iyi ölçütlerden biridir. Ekonominin nasıl işlediğini anlamak için GSYH’yi ve bununla ilişkili üretim ve gelir göstergelerini takip etmek gerekiyor. Ancak bunu yaparken GSYH’nin sınırlarını ve eksikliklerini de akılda tutmak lazım. GSYH’yi, hem geliri, hem refahı, hem de kalkınmayı ölçmek için kullanamayız. Bu sebeple, ekonomi politikalarının ve tartışmalarının sadece GSYH’ye odaklanması da faydalı bir şey değil. GSYH’nin artmasının tam olarak ne anlama geldiğini anlamak için diğer göstergelere de bakmamız gerekiyor. Yani GSYH’yi, kişi başına gelir, gelir dağılımı ve kalkınma ile ilgili diğer göstergelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor.